Dilberoğlu, “Artvin’de Bir Tereste Fabrikasının Olmaması Anlaşılır Değil”

Endemik bitki çeşitliliği ve kendi türü içinde en değerli ağaç çeşitliliğine sahip olan Artvin’de ağaç işçiliği üzerine herhangi bir fabrikanın olmaması ham maddenin ucuza dışarıya satılmasına neden oluyor.

 Mobilya sektörünün ana ham maddelerinin başında gelen kereste imalat hanelerinin eksikliği Artvin’de yıllardır çözülemeyen bir sorun. Artvin merkez olmak üzere birçok ilçede tomruk kesimleri yapılmasına rağmen bunların işlenmeden farklı illere ve ülkelere satışı yapılıp gönderiliyor. Bu sektörden ticarette önemli bir kaynak oluşsa da sonrasında mobilya olarak 5,6 katı fiyatına geri alınıyor.

Bu durumu tersine çevirmek için Artvin’de kereste ve ağaç işleri fabrikası olmazsa olmaz bir durum. Bu konuda daha öncesinden belli girişimler yapılsa da hedeflenen bir fabrika hayata geçirilemedi.

Murgul’da yıllardır ağaç ve kereste işi yapan Hasan Dilberoğlu, kapsamlı bir kereste fabrikasının olmamasının Artvin için çok büyük bir eksiklik olduğunu vurguluyor. Fabrikasyon imalatının Artvin’e birçok anlamda büyük katkılar sağlayacağına dikkat çeken Hasan Dilberoğlu,  “Buradan tomruklar Kayseri'ye gidiyor, Kayseri'de mobilya olup geliyor. Bizim ağacımızı 5 katı 6 katı hatta 10 katı para ile geri alıyoruz. Bunu tersine çevirmek gerekiyor” dedi.

4 kez bir araya gelip fabrikasyon imalatı için girişimlerde bulunduklarını ancak bazı nedenlerden dolayı sonuç alamadıklarını belirten Dilberoğlu, “Almanya ile irtibata geçtim, makineleri gümrüksüz getirmek için bir çalışma yaptım. Kayseri ile irtibata geçtik diyelim ki günde bir tane sandalye üretim biz alırız dediler, ama sadece eklem yerlerindeki şeyi kaldıracaksınız eğer bu kalkarsa sürekli sizden alırız. Ardından ilk girişimimiz o zamanın kaymakamı Musa Kulaklıkaya vardı. Sınır ticareti yapan Selahattin Akyurt o valide sınır ticareti esnasında müteşebbüs yok mu bizimle ortaklaşa teşhis kuralım Yusufeli’nde el arabası, Hopa'da un, Arhavi'de silah fabrikası her ilçeye bir şeyler yapıldı. Burada da 8 ortaklı bir şirket yapıldı. Gaz betonu üretelim şekli ile bir işe girildi eski fabrikanın odaları alındı onlar satıldı. Bu işte sarp'a sardı, o işte battı. Bunları böyle yapmayalım az ortaklı Ama ciddi para koysun insanlar 100 tane 800 tane değil de 50 tane yapalım ama adam gibi para koysunlar şirket batarsa canları yansın onun için ona göre çalışılsın ama hayata geçiremedik burada ne hikmetse bu işleri yürütemiyoruz. Ortaklık çoklu çalışma bir türlü olamıyor. Herkes önce ben ne kazanacağım hesabı yapıyor yani ne yapılır da piyasada biz tutunabilirizin uzağında ben ne kadar para kazanacağım deyince de bu işler görmedi. Hem ahşap üzerine kanepe, çekyat, sandalyeyi Kayseri istiyor. Buradan bana taslak hazırlayın süngerin döşemesini ben Kayseri'de yaparım çekyatın altyapısını yapıp ağaçtan çıkıp bana gönderin diyor. Burada onu hayata geçiremedik daha sonraki süreçte süngerini de koyan usta da yetişsin verdiğini atan da yetişsin ne gerekiyor ise mobilya için yapılsın etrafta insanlar işsiziz diye ağlarken bunlar yapılsın dedik ama bir türlü hayata geçiremedik. Döndük yine kendi başımıza devam edelim noktasına geldik” diye konuştu.

“Üretip Piyasaya Sürmek Lazım”

Yapılması Gerekenin ham madde halinden dışarıya gönderilmesi yerine piyasayla rekabet edecek şekilde üretip burada yarın mamülden az daha ilerisine götürüp o şekilde piyasaya sürülmesi olduğunu söyleyen Dilberoğlu, “Vali bey ile bir müddet çalışmıştık ağaç işlerine de meraklı kendisi.  Van bahçesaray'da kaymakamlık yaparken bu işlerle biraz iştik halletmiş yani özel idarenin orada ufak bir yeri varmış kendine ne lazımsa üretiyorlarmış. Biraz meyilli olduğu için biz Artvin'e özgü nasıl ki Finlandiya paketleyip ahşap ağaç ev yapmak için dünyanın her tarafına pazarlıyor bir Artvin markası yapamaz mıyız diye çalışma yapmaya başladık. Ankara'dan bununla ilgili Artvinli kendisi de subay emeklisi nereye ne lazım diye çalışma yapmış projelendirmiş buna bir patent almak istiyor bizler de ağaçla ilgili bir şey olduğu için Şavşat evlerini dünyaya pazarlayalım vesaire gibi şeyler çıktı. Tabii ki ortaya maddiyatı koyunca ciddi şekilde o makinaların hayata geçirilmesi ilk hamlede büyük bir para gerektirdiği için ondan biraz vazgeçtik” şeklinde konuştu.

“Ağacın Ve Hammaddenin En Değerlisi Bizde”

Sahip olunan zenginliklerin kıymetini bilmek gerektiğini belirten Dilberoğlu, “Endemik bitki türünden en zengin olan bölgemiz yani dünyanın başka bir yerinde olmayan ya da aynı türden var ama bizim kadar değerli değil. Ladin dünyanın her tarafında var ama bizim ladinimiz Kafkas doğu ladini dendiği zaman farklı bir özelliği var diğerlerine göre hem daha sağlıklı daha uzun ömürlü, daha rahat işlenebilen farklı özelliklerinden dolayı Doğu ladini meşhur olmuş. Yıllardır İzmir buradan malzeme alıp götürür neden çünkü özelliklerinden dolayı götürüyorlar. Orada da karaçam var, orada da lambir yapıyorlar ama burada yapılan lambir fiyatı ile oradaki aynı olmuyor. Bu dediğimiz şeyi hayata geçirebilmek için çok çalışmamız lazım dışarıdan gelen yatırımcılar için de yeter ki yapın diye sahalar temin etmek için çok uğraştık. Ahşap Benim işim olduğu için biraz daha detaylı bilgi sahibi olduğum için daha rövanşta görüyorum. Buraya MDF, sunta fabrikası yapılabilir mi tabii ki de rahat bir şekilde yapılabilir. Neden yapmıyoruz Kastamonu yapmış bunu biz neden yapmıyoruz. Dediğim gibi ya çok büyük bir imkanı olup da işi düşünen gerekiyor iş adamı diyebiliriz. Bizler de kooperatif usulü 2 kişi 3 kişi bir araya gelip hiçbir iş yapılamıyor. Murgul'da bir kooperatif kurulmuş tüketim kooperatifi sonuç olarak dışarıdan gelene, vatandaşıma daha uygun vereyim diye ama sonunda iflas etmiş. Ne kurulmuş ise hepsi iflas etmiş kötü bir geçmişimiz var” ifadelerini kullandı.

“Birlikteliği Sağlayabilmek Önemli”

Öncelikle zihinleri değiştirmek gerektiğini söyleyen Dilberoğlu, “Ardanuç'a gittiğimiz zaman geçmişte bir iki tane atölye varken şu anda 10 tanenin üzerinde atölye var. İnsanlar durumlarına baktıklarında gelecek burada var hesabı ile basit anlamda sadece işletme noktasında kendi ailevi şirket noktasında o noktalara taşıdı. Bizim burada eksikliğimiz aslında iyi bir eğitim verip birlikteliği sağlayabilmek önemli. Ardanuç'ta herkes atölyelerde modern iş makinelerini koymuşlar ve modern bir şekilde çalışıyorlar ama sadece yarı mamül noktasına kadar. Biz iyi bir eğitim aldıktan sonra bir araya gelip Bu akşamı yaptık bıraktık yarı mamül hale geldik. Biz burada ahşap kapı yapıyoruz biz de bir usta ahşap kapıyı bir haftaya çıkarır ama teknoloji kullanılarak yapılırsa en az 5 kişi bir araya gelecek 5 kişinin çalışması birleştiği zaman günde 10 kapıya tekabül eder bu sistemi oturtmak gerekir. Önce zihinleri değiştirmek gerekir ben bunları yapacağım zaman buradan bana ne kalacak diyor direkt oraya girdiği zaman iş kötü oluyor. Diyelim ki Bir kapıdan 100 lira değil 10 lira kazan Ama 10 tane yap. Gönderiyorum ki ahşap sandalyeyi 1000 tane imal edin ben alayım diyor alan var bunu ama 1000 tane üretmek için biz harekete geçmiyoruz. Harekete geçmek için de nasıl ki otomobil bir yerden başlayıp sonunda bir otomobil oluyor, Kayseri'de de mobilya sadece bir yerde üretilmiyor, üreticiler toplanıyor bir araya getirilince oluyor mobilya bu sistem yapabilmemiz gerekiyor Ama önce eğitim lazım. Ben kazanayım sadece benim olsun bu düşünceyle geçmişe baktığımız zaman ahilik öyle göstermelik yapıyoruz ama komşusunun işi iyi olmadığı zaman ona yapılacak ne var ise ona çaktırmadan yapmaya gerektiriyordu ahilik dediğimiz şey bu, bunları yeniden hayata geçirmemiz lazım” diye konuştu.

HATİCE DİLER

Editör: TE Bilisim