DİSK/Genel-İş Artvin-Rize-Ardahan Şube Başkanı Selim Bilgin, yaptığı yazılı açıklamada, asgari ücretin yılın ikinci yarısından itibaren geçerli olacak şekilde artırılmasının kaçınılmaz hale geldiğini belirtti. Bilgin, “Temmuz 2025’te zam yapılmazsa milyonlarca işçi daha da yoksullaşacaktır” dedi.

Asgari ücretin Türkiye’de yalnızca dar bir kesimi değil, ücretli çalışanların yaklaşık yarısını doğrudan ilgilendirdiğini ifade eden Bilgin, bu nedenle asgari ücretin ülkemizde genel ücret seviyesini belirleyen temel unsur haline geldiğini vurguladı. Konfederasyonları DİSK’in antidemokratik biçimde Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda temsil edilmesinin engellendiğini hatırlatan Bilgin, buna rağmen asgari ücret tartışmasında taraf olduklarını ve bu pazarlığın ülkenin en kritik ücret pazarlığı olduğunu ifade etti.

265 Proje Masaya Yatırıldı
265 Proje Masaya Yatırıldı
İçeriği Görüntüle

2024 yılı başında yüzde 30 artışla net 22 bin 105 TL olarak belirlenen asgari ücretin, yüksek enflasyona rağmen yıl ortasında güncellenmemesini eleştiren Bilgin, bu durumun ücretlilerin alım gücünde ciddi kayıplara yol açtığını söyledi. 2024 yılı yılsonu resmi enflasyonunun yüzde 44,4 olduğunu hatırlatan Bilgin, “Yüzde 30’luk zam oranı bu resmi oranın 14,4 puan altındadır. Daha baştan işçi enflasyona ezdirilmiştir” dedi.

2025’in ilk beş ayında enflasyonun yüzde 15,09 olarak açıklandığını belirten Bilgin, yılın ilk yarısının yüzde 17 civarında tamamlanacağının öngörüldüğünü söyledi. Bu durumda asgari ücretin yalnızca ilk altı ayda enflasyon karşısında yaklaşık 3 bin 800 TL eridiğine dikkat çekti. Bilgin’e göre bu erime, yılın ikinci yarısında ücretlilerin yaşadığı ekonomik kayıpların daha da artmasına yol açacak.

Asgari ücretin yılda yalnızca bir kez belirlenmesi gerektiği yönündeki iddiaları da değerlendiren Bilgin, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 39. maddesine dikkat çekerek, kanunun asgari ücretin en geç iki yılda bir belirlenmesini zorunlu kıldığını, fakat yılda birden fazla kez zam yapılmasının önünde herhangi bir yasal engelin olmadığını ifade etti. Tam tersine bu konuda yasal bir olanak bulunduğunu belirten Bilgin, geçmişte birçok kez asgari ücrete yılda iki kez zam yapıldığını, özellikle 2022 ve 2023 yıllarında yüksek enflasyon nedeniyle bu uygulamanın tekrarlandığını söyledi.

Bilgin, asgari ücretin 2024 yılı Ocak ayında 17 bin 2 TL olduğunu hatırlatarak, 2025 yılı Temmuz ayına kadar geçen süredeki resmi enflasyonun yüzde 69’a ulaşacağını öngördü. Buna göre, asgari ücretin 28 bin 767 TL’ye yükseltilmesi gerektiğini belirten Bilgin, “Eğer sadece resmi enflasyon kadar bir artış yapılmış olsaydı bugün bu rakam konuşuluyor olurdu. Bu da yaklaşık 6 bin 700 TL’lik bir erime anlamına gelir. Büyüme oranlarını da dahil ettiğimizde 1,5 yıllık kayıp 8 bin 100 TL’yi bulmaktadır” dedi.

Bu hesaplamanın TÜİK’in resmi verilerine dayanarak yapıldığını, ancak TÜİK’in verilerinin şeffaf olmaması nedeniyle kamuoyunda güven sorunu oluşturduğunu da dile getirdi. Bilgin, TÜİK’in yargı kararlarına rağmen enflasyon hesaplamasında kullandığı madde fiyat listesini açıklamamasının da bu güvensizliği artırdığını söyledi.

Bilgin, asgari ücretin yalnızca enflasyon verileriyle değil, geçinme koşulları göz önüne alınarak belirlenmesi gerektiğini vurguladı. Üyeleri olan Birleşik Metal-İş Sendikası’na bağlı Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) tarafından yayımlanan verilere göre, Mayıs 2025 itibarıyla dört kişilik bir ailenin yalnızca gıda harcaması olan açlık sınırı 23 bin 615 TL, yoksulluk sınırı ise 81 bin 686 TL olarak açıklandı. Tek başına yaşayan bir işçinin yaşam maliyeti ise 37 bin 912 TL’ye ulaştı. Bilgin, Türkiye’de asgari ücretin yalnızca bekar bir işçinin yaşam maliyetine göre belirlenmesi gerektiğini hatırlatarak, mevcut ücret düzeyinin geçinmeye yetecek düzeyin çok altında kaldığını söyledi.

Vergi sistemi üzerinden de işçilerin ciddi kayıplar yaşadığına dikkat çeken Bilgin, vergi tarife dilimlerinin düşük tutulması nedeniyle işçilerin yılın üçüncü ya da dördüncü ayından itibaren daha yüksek vergi oranlarıyla karşılaştıklarını, bu durumun net ücretleri düşürdüğünü ifade etti. Brüt asgari ücretin iki katı maaş alan bir işçinin ocak ayında 41 bin TL civarında net gelir elde ettiğini, fakat haziran ayında bu rakamın 3-4 bin TL düştüğünü söyledi.

Asgari ücretin vergiden istisna olan kısmının matrahtan değil, vergiden indirim şeklinde uygulanmasının da çalışanlar için olumsuz bir durum oluşturduğunu belirten Bilgin, bu yöntemin daha fazla gelir vergisi ödenmesine yol açtığını ve adil bir vergi sistemine geçişin şart olduğunu vurguladı. Vergi dilimlerinin en az asgari ücret artış oranı kadar artırılması ve vergi istisnasının matrahtan indirim esasına göre uygulanması gerektiğini ifade etti.

Asgari ücret artışının istihdamı olumsuz etkileyeceğine dair iddiaları da değerlendiren Bilgin, bu görüşün bilimsel temelden yoksun olduğunu belirtti. Aksine, ücret artışının talebi canlandırarak ekonomiyi büyüteceğini, kapasite kullanımını artıracağını ve istihdama katkı sunacağını söyledi. Düşük ücretlere dayalı ekonomi politikalarının geniş tanımlı işsizliği yüzde 30 gibi tarihi bir zirveye çıkardığını hatırlatan Bilgin, ücret artışına dayalı büyümenin enflasyon yaratmadığını, tam tersine büyüme sürecine katkı sunduğunu savundu.

Bilgin, asgari ücretin artırılmasının Sosyal Güvenlik Kurumu’nun prim gelirlerini artırarak kamu maliyesine de olumlu katkı sunacağını belirtti. Emekli aylıklarının artırılabilmesi için SGK gelirlerinin yükselmesi gerektiğini, asgari ücretin artmasının bu yönde de etkili olacağını söyledi. Hâlihazırda en düşük emekli aylığı 14 bin 469 TL, ortalama emekli aylığı ise 18 bin TL civarındayken, bu rakamların kabul edilemez olduğunu dile getirdi.

Aynı zamanda asgari ücret artışının sendikalı işçilerin yürüttüğü toplu sözleşme süreçlerinde de moral ve meşruiyet kazandıracağını belirten Bilgin, asgari ücretin düşük tutulmasının, genel ücret seviyesini aşağıya çektiğini ve işçilerin haklı taleplerine kamuoyunun kuşkuyla yaklaşmasına neden olduğunu ifade etti.

Küçük işletmeler üzerindeki maliyet etkisinin daha yüksek olduğunu kabul eden Bilgin, tüm işverenlere uygulanan tek tip teşvik politikaları yerine küçük ölçekli ve sendikalı işletmelere özel destek mekanizmalarının hayata geçirilmesini önerdi. Bu tür seçici teşviklerin hem istihdama hem de sendikalaşma oranlarına katkı sunacağını vurguladı.

DİSK/Genel-İş Artvin-Rize-Ardahan Şube Başkanı Selim Bilgin, tüm bu gerekçeler ışığında, asgari ücretin Temmuz 2025’ten itibaren geçerli olacak şekilde yeniden belirlenmesini talep ettiklerini açıkladı. Bilgin, “Sadece enflasyon değil, geçinme koşulları, büyüme oranı, vergi yükü ve sosyal güvenlik dengeleri dikkate alındığında, Temmuz ayında yeni bir asgari ücret düzenlemesi zorunludur” dedi.

Muhabir: Ali Eray ÇELİK