SOL Parti Artvin İl Yöneticisi Mahmut Zeytinci, Hopa’da düzenlenen “İklim Yasası Felakettir. Toprağına, Suyuna, Ormanına Sahip Çık!” panelinde yaptığı konuşmada Türkiye’de yürütülen madencilik politikalarını sert sözlerle eleştirdi. Hopa Parkı’nda gerçekleştirilen panele, Hopa Belediye Başkanı Utku Cihan, Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Çervatoğlu, Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu ve Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan da katıldı.
Panel sırasında söz alarak çevre mücadelesine dair dikkat çekici açıklamalarda bulunan Mahmut Zeytinci, uzun yıllardır Türkiye’nin dört bir yanında çevresel yıkımlara karşı verilen mücadelenin artık kritik bir eşiğe geldiğini vurguladı. “Bizler aklımız erdiğince bu ülkede topraklarımıza, suyumuza, kaynaklarımıza yönelik saldırılara karşı koymaya çalışıyoruz,” diyen Zeytinci, geçmişte kurulan çevre platformlarının, örgütlü mücadelelerin önemine işaret etti.
Zeytinci, artık bireysel ya da parçalı mücadele döneminin geride kaldığını söyleyerek, “Ya hep beraber ya hiçbirimiz diye bir slogan var, artık o noktadayız,” ifadeleriyle herkesin bu mücadelenin bir parçası olması gerektiğini vurguladı. “Hiç kimse kendini mücadelenin dışında tutarak, bu kavganın dışında tutarak var olamaz. Herkes dürüstçe yapabileceğini ortaya koyarak hep beraber örgütlü mücadele içerisinde olma zorundayız,” dedi. Çevre mücadelesinin yalnızca miting alanlarında değil, bilgiyle, bilinçle toplumun her kesimine ulaştırılması gerektiğini söyleyen Zeytinci, bu farkındalığın ancak halkın örgütlenmesiyle mümkün olacağını ifade etti.
Zeytinci, Türkiye topraklarının jeolojik yapısına da dikkat çekerek, Anadolu’nun madencilik faaliyetlerine uygun olmayan bir coğrafya olduğunu vurguladı. “Bu topraklar genç topraklardır. Anadolu yarımadası hiçbir madencilik faaliyetine uygun değildir. Ama Maden Tetkik Arama (MTA) bu gerçeği bu toplumdan yıllarca gizlemiştir,” diyen Zeytinci, Türkiye’deki madencilik faaliyetlerinin doğaya ve insan yaşamına zarar verdiğini belirtti.
Gerçek anlamda çevresel ve bilimsel kurallara uygun madencilik yapılamayacağını dile getiren Zeytinci, “Bu topraklardaki tüm madencilik faaliyeti soygun üzerine yapılacak bir faaliyettir. Eğer bu toprakları soyacaksanız o zaman madencilik yapılabilir. Zerre kadar kurallara uyacaksanız, madencilik kurallarına uyacaksanız bu topraklarda madencilik yapılamaz,” sözleriyle durumu özetledi. Toprakların volkanik yapısı nedeniyle madencilik için uygun olmadığını belirten Zeytinci, şirketlerin faaliyetlerinin ancak doğayı talan ederek mümkün olabildiğini savundu. “Tonlarca kayayı süpürüp vadileri doldurursanız, uçurumdan aşağı atarsanız, denize dökerseniz o zaman madencilik yapılabilir,” diyerek mevcut madencilik yöntemlerinin doğayı yok ettiğini vurguladı.
Madencilik şirketlerinin devletle olan ilişkilerine de değinen Zeytinci, firmaların ciddi vergi indirimleri ve teşvik taleplerine dikkat çekti. “Firmaların raporlarına bakın, devletten indirim istiyorlar. Yüzde 2’lik paydan bile indirim istiyorlar. Hiç kimse bu bedeli ödemek istemiyor,” diyen Zeytinci, bu durumu büyük bir adaletsizlik olarak tanımladı. Yabancı şirketlerin Avrupa Birliği çevre standartlarını karşılamadıkları için Türkiye’yi tercih ettiğini, bunun temel nedeninin Türkiye’deki doğal kaynakların ‘bedava’ görülmesi olduğunu ifade etti.
“Bizim madenlerimiz daha zengin olduğu için değil, bizim topraklarımız bedava olduğu için geliyorlar,” diyen Zeytinci, Türkiye’nin doğasını uluslararası sermayeye karşı savunmak gerektiğini söyledi. Mücadelenin sadece hukuki yollarla değil, halkın doğrudan katılımı ve bilinçlenmesiyle sürdürülebileceğini belirtti. “Onun için bizim bir bedelimiz olduğunu, vazgeçilmez değerlerimiz olduğunu dosta da düşmana da göstermek zorundayız ve bunu ancak birleşerek, örgütlenerek ve hayır diyerek yapabiliriz,” dedi.
Zeytinci sözlerini, “Bütün dünyaya ‘Bu topraklarda istediğiniz gibi at koşturamazsınız. Bu topraklarda sahibi var’ diye söylediğimiz zaman bu sömürü ve talan bitecek. O zamana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Mahkemeyle, hukukla bu olmaz; kanunun arkasından dolanmak kolaydır. Tek bir yol var, halkın bilinçlenmesi ve örgütlenmesi ve çıplak gerçekliği herkese anlatmak gerekiyor,” ifadeleriyle tamamladı.
Hopa’da düzenlenen panel, hem bölgedeki çevre mücadelelerine yönelik dayanışmayı güçlendirmesi hem de iklim yasası gibi merkezi düzeydeki politikalara karşı yerelden yükselen muhalefeti görünür kılması açısından dikkat çekici bir etkinlik olarak öne çıktı.