Üretici Muharrem Başar, çay fiyatlarında yaşanan dengesizlikten duyduğu rahatsızlığı dile getirerek, “Kime satacağımız belli değil. Ne yapacağımızı şaşırdık. Peşin paraya 17 liraya indirdiler, bir diğeri 16 lira diyor. Hangi birine vereceğimizi bilemiyoruz. Ayın birini bekle diyorlar, öbürü üçünü, şimdi de beşini... Nereye kadar bekleyeceğiz? Yeter artık, millet illallah etti” ifadelerini kullandı.
Başar, üretim maliyetlerinin yüksekliğine dikkat çekerek, “Gübreye mi vereceksin, işçiye mi, yemeğe mi, nakliyeye mi? Belli değil. 17 liraya satıyorsun ama bunun 10 bini maliyete gidiyor. Sana kalıyor 7 bin lira, o da kalmıyor. Mazotu var, yemeği var, başka giderleri var. Sonuçta 3 lira kalıyor. 3 lira için uğraşıyoruz. Ömrümüz bitiyor. 46 yaşındayım ama 50’yi geçmiş gibiyim” dedi.
Bir diğer üretici Melek Aydemir ise bu yıl üçüncü sürgünde kontenjanın düşürülmesi nedeniyle çayların büyük kısmının özel sektöre aktarıldığını söyledi. “20 kilo kontenjan verdiler. Millet çayını özel sektöre satıyor. Ama özel sektör 15-16 liraya peşin alıyor. Bu çay ne olacak? 2026’ya vadeli alım yapılıyor. Çalışıyoruz ama bize kar kalmıyor, eziyet ediyorlar” diyen Aydemir, işçilerin de mağdur olduğunu vurguladı.
Aydemir, işçi maaşlarını ödeyebilmek için borçlandıklarını belirterek, “Millet sıcağın altında 30 dereceyi bulan hava koşullarında çay topluyor. Ama artık kazanç yok. Ne yapacağız? Türkiye’ye soruyoruz” dedi.
“Devlet almıyor, özel sektöre bedava veriyoruz”
Zeliha Aydemir ise devletin alım kotasının yetersizliği nedeniyle üreticilerin zor durumda kaldığını ifade etti. “Devlet almıyor, sadece iki gün verebiliyorum. Geri kalan çayı özel sektöre bedava veriyoruz. Fiyatlar çok kötü. Topladığım çayın parasını Mart 2026’da alacağım. Biz şu an aslında işçiyiz, kendi işimizde ameleyiz” diyerek duruma tepki gösterdi.