Tokdemir, özellikle çay ve fındık üreticilerinin büyük zararla karşı karşıya kaldığını belirterek, çiftçinin emeğinin karşılığını alamadığını vurguladı.
2025 yılı çay alım fiyatının 25,44 TL olarak açıklandığını hatırlatan Tokdemir, “2025 çay fiyatı 25,44 TL olarak açıklandı. Çaykur, her zamanki gibi hasadın yalnızca %50’sini aldı, geri kalanını özel sektör 15 TL’den çiftçinin elinden kaptı. Çiftçi emeğinin yarısını zararına satarken, tüketici marketten 25 TL’den çay içmek zorunda bırakılıyor” ifade etti.
Tokdemir, fındıkta ise durumun daha da kötü olduğunu belirtti. Açıklanan 200 TL’lik fındık fiyatının üretici maliyeti olan 190 TL’ye ancak denk geldiğini, buna rağmen TMO’nun sadece %20 alım yaptığını söyledi. Tüccarların çeşitli bahanelerle fiyat kırdığını belirten Tokdemir, “Çiftçi tamamen tüccarın insafına bırakılıyor” dedi.
Tokdemir, soğan ve patates üreticisinin de benzer bir mağduriyet yaşadığını belirterek, “Bugün depodaki soğan ve patates çiftçiden 4 TL’ye alınıyor. Ekimden itibaren pazara 15–20 TL’den verilecek, tüketici markette 25–30 TL’ye alacak. Yani çiftçi zarar ederken, stokçular ve aracılar kazanacak enflasyonu da tüketici ödeyecek” şeklinde konuştu.
Son yıllarda tarımsal desteklerin ciddi şekilde azaldığını ifade eden Tokdemir, “10 yıl önce tarımsal destekler girdi maliyetlerinin %10–15’ini karşılıyordu. Bugün bu oran %3’e düştü. Destekler çiftçinin maliyetini düşürmek yerine gübre, tohum, ilaç ve yem tekellerine kazanç oldu. Mazot zamları çiftçinin yükünü iyice artırdı” dedi.
Çözüm önerilerini de paylaşan Tokdemir, Anahtar Parti’nin Birlikte Üretim Modelini tanıttı. Tokdemir, “Devlet ve çiftçi kooperatif ortaklığıyla üretim yapılacak. Çiftçi maliyetini, satış fiyatını ve kârını önceden bilecek. Ürünler doğrudan kooperatif eliyle pazara sunulacak, aracıların oyunu sona erecek. Hem üretici kazanacak hem tüketici korunacak.”
Tokdemir, açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı: “Bugün izlenen politikalar üreticiyi cezalandırıyor, tüketiciyi mağdur ediyor. Anahtar Parti’nin tarım vizyonu açıktır: Çiftçi ayakta kalırsa, devlet de ayakta kalır. Biz üreticinin ürününü alacağız, tüketiciyi de koruyacağız. Üreten de mutlu olacak, tüketen de.”
