Kılınç, “2016 yılından bu yana 3 milyonu aşkın Doğu Türkistanlı kardeşimiz, Çin’in toplama kamplarıyla hürriyetlerinden yoksun bırakıldı kısırlaştırma programlarına tabi tutuldu. Geçtiğimiz günlerde ise çıkan yangına müdahale edilmeyerek arasında çocukların da yer aldığı Uygur Türkü kardeşlerimiz şehit oldular.”Anadolu Gençlik Derneği(AGD) Artvin Şubesi Başkanı Mustafa Kılınç, Çin’in Doğu Türkistan’a uyguladığı zulme karşı başta Türkiye olmak üzere tüm islam ülkelerinin kınamadan öteye geçip fiili bir eylem yapması gerektiğini vurguladı.

Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Artvin Şube Başkanı Mustafa Kılınç, Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı şiddet olaylarına dikkat çekti. Kılınç, dünyanın Doğu Türkistan’da yaşanan insanlık dışı saldırılara karşı kayıtsız kaldığını dile getirdi.

Kılınç, dünyanın neresinde olursa olsun zulüm görenlerin sorumluluğunun tüm insanlığın üzerinde olması gerektiğini belirterek, “Doğudan Batıya, Kuzeyden Güneye kadar, mağripten maşrıka ve Afrika’dan Asya’ya kadar tüm insanlık ırkına, rengine, diline bakılmaksızın Allah’ın ayetlerindendir. Dünyanın her neresinde zulüm gören, mağdur ve mazlum olan bir insan varsa bunun sorumluluğu hiç şüphesiz biz Müslümanların ve vicdan sahibi insanların üzerindedir” dedi.

“Çıkarlarını her türlü kutsalın üzerinde tutan ülkeler, zayıf bırakılmış ülkeleri ve halkları ezmeye devam etmektedir.”

Sömürgecilerin yağma ve talanları dünyayı yaşanmaz hale getirdiğini, adil bir düzenin hakim olması gerekirken, uluslararası anlaşmalar ve insan hakları olarak sunulan bazı iki yüzlü söylemler güçlülerin zayıfları ezmesine sebep olduğunu söyleyen Kılınç, “Dünya tarihinde yaşanan binlerce savaşa rağmen barış ve adalet sağlanamamış, aksine tüm anlaşmalar ve Avrupa Birliği, NATO gibi kuruluşlar başta olmak üzere uluslararası birçok kuruluş emperyalizmin ve sömürgeci anlayışın güçlenmesine sebep olmuştur. Çıkarlarını her türlü kutsalın üzerinde tutan ülkeler, zayıf bırakılmış ülkeleri ve halkları ezmeye devam etmektedir. Emperyalizm; işgallerle, iç savaşlarla, şiddet ve korkuyla, baskı ve tahakkümlerini sürdürmektedir” diye konuştu.

“Mevcut dünya düzeninde İslam ülkeleri ve Müslüman halklar ya ABD, İngiltere, İsrail safında yer almaya ya da Rusya-Çin ikilisinden birine sığınmaya zorlanmaktadır.” diyen Kılınç, “İslam coğrafyasında ise vesayet rejimleri bulunmaktadır. Bağımsızlığını ilan etmiş birçok İslam ülkesinde emperyalizmin üsleri ve askerleri bulunmakta, bu ülkelerin asker ya da sivil yöneticileri de maalesef tüm icraatlarını vesayet altında yürütmektedir. İslam ülkelerinin küresel güçlere bağımlı oluşları ya da küresel güçler arasında denge politikaları izlemek zorunda kalışları, haksızlıklar karşısında ya göstermelik tepki vermelerine ya da susmalarına yol açmaktadır” ifadelerini kullandı.

“Çin Doğu Türkistan’da sistematik katliamlar gerçekleştirmektedir”

Çin’in toplama kanplarında 3 milyondan fazla Doğu Türkistanlı’nın esir edildiğini vurgulayan Kılınç, “Emperyalist ve katil Çin Devleti, yıllardır işgal ettiği Doğu Türkistan’da her türlü yöntemi kullanarak sistematik katliamlar gerçekleştirmektedir. 2016 yılından bu yana 3 milyonu aşkın kardeşimiz, toplama kamplarıyla hürriyetlerinden yoksun bırakıldı kısırlaştırma programlarına tabi tutuldu. Ayrıca hastalık ve salgın bahane edilerek insanlar Çin yönetimi tarafından evlerinde ölüme terkediliyor. Geçtiğimiz günlerde ise çıkan yangına müdahale edilmeyerek arasında çocukların da yer aldığı Uygur Türkü kardeşlerimiz şehit oldular” şeklinde konuştu.

“Zulmü durdurmak ve mazlum kardeşlerimize yardımcı olmak için eylem gerekmektedir”

Çin’in Doğu Türkistanlı müslüman soydaşlarımıza yaptığı politikaları anlatan Kılınç, artık buna sözde değil fiilen eylem yapılması gerektiğini sözlerine ekleyerek şu ifadeleri kullandı: “Doğu Türkistan’da yaşayan kardeşlerimizin birçok temel haktan mahrum bırakıldığına, inanç ve düşünce özgürlüklerinin kısıtlandığına, toplama kamplarında tecrit edilmiş bir yaşama zorlandığına, psikolojik ve fiziksel işkencelere maruz kaldıklarına dair acı gerçekler hepimizi derinden yaralamaktadır. Çin’in bu baskılara gerekçe olarak tüm Müslüman Doğu Türkistan halkını şiddetle ilişkilendirmesi de kabul edilemez. Tam tersine insanların temel hak ve özgürlük talepleri karşısında Çin yönetiminin baskı ve tahakküm uygulaması bir şiddettir.  Başta Türkiye olmak üzere İslam ülkelerinin Müslüman Doğu Türkistan haklı talepleri doğrultusunda Çin’e karşı birlikte hareket etmeleri ve her platformda bu konuyu dile getirmeleri Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin seslerine ses katacaktır. Ayrıca bilinmelidir ki sadece üzüntümüzü belirtmek, sadece miting ve açıklama yapmak artık tek başına yeterli değildir. Zulmü durdurmak ve mazlum kardeşlerimize yardımcı olmak için eylem gerekmektedir. Kuklalara karşı hamasete dayalı söylemler geliştirip kuklacılara teslim olunarak gidilen yolda duvara toslamak kaçınılmazdır. Dünyanın herhangi bir yerinde bir insanımızın haksızlığa uğramasını istemiyorsak bunun yolu İslam ülkelerinin hak ve adalet ekseninde güç birlikteliği yapmasından geçer. Dünyanın herhangi bir yerinde bir insanımızın haksızlığa uğramasını istemiyorsak bunun yolu D-8’in canlandırılmasından, D-60’ın ve D-160’ın kurulmasından geçer. Dünyanın herhangi bir yerinde bir insanımızın haksızlığa uğramasını istemiyorsak bunun yolu tüm yeryüzünde adil bir düzenin kurulması için gayret etmekten geçer. Allah, hak ve adaletin tesisi için atılan adımları boşa çıkarmayacaktır. Bilinmelidir ki; bizler Anadolu Gençliği ve Milli Gençlik olarak, tüm zulümlerin ve bu zulümlere dolaylı ya da doğrudan destek veren kirli iş birliklerinin karşısındayız!”

Hatice DİLER

Editör: TE Bilisim