Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Filiz Civil Arslan, aile, okul, iş yeri ve ilgili kuruluşların koordineli çalışmasıyla intiharların önlenebileceğini belirtti.

Türkiye Psikiyatri Derneği Krize Müdahale ve İntiharı Önleme Çalışma Birimi Üyesi de olan Arslan, yaptığı yazılı açıklamada, dünyada yılda 800 bin kişinin intihar sonucu hayatını kaybettiğini belirterek, bu sayının her 40 saniyede bir ölüme karşılık geldiğinin altını çizdi.

İntihar girişimlerinin, ölümle sonuçlanan intiharların yaklaşık 20 katı olduğuna dikkati çeken Arslan, intiharı önlemeye yönelik girişimleri, birincil, ikincil ve üçüncül düzey girişimler olarak sınıflandırdıklarını aktardı.

Birincil düzey önlemenin, toplumda insanların intihara eğilimini artıran faktörleri belirleyerek ortadan kaldırılmasını hedeflemek olduğuna işaret eden Arslan, şunları kaydetti:

"Bu hedefler işsizlik, eğitimsizlik gibi toplumsal sorunların çözülmesi, intihar araçlarına ulaşımın zorlaştırılması ve medyada intihar haberlerinin ayrıntılı, normalleştirerek ve fotoğraflarla verilmesinin engellenmesidir. Bunun yanı sıra özellikle gençler, sosyal medya üzerinden intihar eğilimi olan diğer bireyler ile iletişime geçebilmekte ve intihar yöntemi açısından bilgi alabilmektedir. Ancak sosyal medya ve internetin, intiharı önleme stratejisinde de kullanılması mümkün. İntihar ile ilgili anahtar sözcüklerin, bireyi öncelikle intiharı önleme sayfasına yönlendirmesinin sağlanması, bu türden çok sayıda internet sayfasının bulunması ve bu sayfalarda kişilere böyle bir duygu ile baş etmek için nerelerden yardım sağlayabileceklerine dair bilgilerin sunulması intiharı önleme adına büyük katkı sağlar."

Toplum düzeyindeki müdahalelerden birinin de intihar eylemi açısından riskli gruplar olan kadınlar, gençler ve göçmenlerin haklarının korunması ve desteklenmesi olduğunu belirten Arslan, bu şekilde bir yaklaşımın, yardım çağrısı niteliğindeki intihar davranışının azaltılmasına yardımcı olacağını vurguladı.

Arslan, ikincil düzey önlemenin intihar davranışını önlemek veya intihar eğilimi olan kişiyi rehabilite etmek olduğunu anlatarak, intihar riski olan bireylerde eyleme geçmeden önce sözel ya da davranışsal uyarı işaretleri bulunduğunu, günlük faaliyetlerde ilgi kaybı, kişisel bakımında azalma, yeme ve uyku alışkanlıklarında değişiklik, arkadaş ve aile çevresinden uzaklaşma, okul ve iş performansında düşme, yorgunluk ve ağrı gibi fiziksel yakınmaların intihar eylemi öncesinde görülebileceğinin altını çizdi.

Umutsuzluk ve çaresizlik gibi duygulardan bahsetme, vasiyet düzenleme, veda mektubu yazma, eşyalarını başkalarına dağıtma, açıktan ya da gizli intihar hakkında konuşma ya da yazı yazma da uyarı işaretleri arasında sayılabileceğini belirten Arslan, intihar davranışının arka planındaki nedenlerin belirlenmesi ve önleyici destek alınması gerektiğini kaydetti.

Üçüncü düzey önlemenin de yakın zamanda intihar eyleminde bulunan kişilere yönelik olduğunu vurgulayan Arslan, şu değerlendirmede bulundu:

"Daha önceden intihar girişiminde bulunmuş kişiler, yineleyen bir girişim için büyük risk altındadır. İntihar girişiminden sonraki ilk üç ay, tekrar bir girişim açısından olasılığı en yüksek dönemdir. Bu kişiler, herhangi bir ruhsal hastalığa sahip olmasa bile mutlaka izlenmeli. Hastaların, ruhsal hizmetlere ulaşımının kolaylaştırılması ve hasta yakınlarının da rehabilitasyon sürecine katılımı, yeni bir intihar girişimini engellemede önemli bir yere sahip."

Arslan, intiharların önlenebileceğini, bunun için aile, okul, iş yeri ve ilgili kuruluşların koordineli bir şekilde çalışması gerektiğini, uygun programlarla intiharların azaldığı ülkelerin varlığının bunu doğruladığını belirtti.

Editör: TE Bilisim