1977 yılında kurulan ve bugün 102 aktif üyesi bulunan S.S. Kabaca Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, 2024 yılında "Kabaca Orman Çiçek Balı" adıyla Coğrafi İşaret başvurusunu gerçekleştirdi. Sürecin 2025 yılında tamamlanması bekleniyor.

Kooperatif, 2001 yılında Tarım ve Orman Bakanlığı'na sunulan projeyle 200 m² kapalı alanda yıllık 18 ton kapasiteli bal, pekmez ve reçel paketleme tesisi kurdu. Aynı yıl, "50 Aileye 20 Kovan Projesi" kapsamında 1.000 adet kovan ve arıcılık ekipmanları desteği sağlandı. 2003 yılında ise Artvin ilinde bir ilk olarak bal üretim izni alındı. 2019’da DOKAP destekli proje ile kooperatife %50 hibeli otomatik bal paketleme makinesi sağlanırken, 2021 yılında Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan "Kabaca Orman Balı" markası tescillendi. 2022 yılında ise tesisin dış cephe düzenlemesi yine DOKAP destekli projeyle gerçekleştirildi.

71 yaşındaki emekli öğretmen ve arıcı Ahmet Kadıoğlu, arıcılığın 250 yıllık bir geçmişe dayandığını belirtti. "Karakovan arıcılığı bizim ata mirasımız. Kovanları genellikle kayın ağaçları üzerine kurardık. Ayılardan korumak için yüksek yerlere koyardık ama artık yaşlandık, fenni arıcılığa geçmek zorunda kaldık" diyen Kadıoğlu, fenni kovanla karakovan arasında katkı yapılmadığı sürece bal açısından fark olmadığını vurguladı.

Mart ayından Ağustos ortasına kadar çiçeklenmenin devam ettiğini ifade eden Kadıoğlu, "Orman gülü, ıhlamur, kestane ve daha birçok ismini bilmediğimiz çiçekten arılar nektar topluyor. Bu bölge gerçekten çok zengin bir flora barındırıyor" dedi.

Arıcı Ergin Toplu ise Kabaca Köyü’nün doğal yapısının arıcılık için eşsiz bir ortam sunduğunu söyledi: “Köy, karasal ve Karadeniz iklim geçiş kuşağında. Çoruh Vadisi boyunca uzanan kuş göç yolu bu vadiden geçiyor. Bitki ve flora çeşitliliği muazzam. Kapalı bir vadi olması nedeniyle dışarıdan tarımsal ilaç kalıntısı taşıyan faaliyet yok. Arının temas ettiği hiçbir alanda zirai mücadele yapılmıyor.”

Toplu, “Biz balı arının doğal sürecine bırakarak hasat ediyoruz. Ağustos sonunda bal alınır, 15-20 gün dinlendirilir ve o şekilde paketlenir. Bu, balın kalitesini doğrudan etkileyen bir unsurdur” dedi.

1993-1997 yılları arasında kooperatif başkanlığı yapan Muhammet Yurttaş, kooperatifin arıcılık projesini ilk başlatan isimlerden biri. Yurttaş, “Bu arıcılık projesini de ilk defa ben başlattım. Benden sonra gelen arkadaşlar projeyi devam ettirdi. Büyüklerimizden, atalarımızdan gelen gelenekle karakovanlar ağaçlarda yapılırdı. Ayılardan korumak için kovanları ağaçlara kurmak zorundaydık. Ancak balı almak, taşımak, ormanın içinde dik yamaçlarda çalışmak çok zor oluyordu. Bu nedenle biz de üretimi fenni kovana çevirdik. Projeyi hayata geçirdiğimizde fenni kovanlara yoğunlaştık ve hala fenni kovanla devam ediyoruz. Ancak karakovan üretimi de tamamen bırakılmış değil. Hâlâ ağaçlarda karakovan yapıyoruz. Tüm bunlar insan sırtıyla, insan emeğiyle gerçekleşiyor. Hiç yapmıyoruz diyemem, az da olsa yapıyoruz. Herkesin bir ile on arasında karakovanı var. Eskiden yüzlerce yapardık ama şimdi bir ile on arası değişiyor.

Kabaca Köyü’nün florası çok zengindir. Orman gülü dediğimiz bitkinin beş çeşidi bulunur ve bu beş çeşidin aynı anda bulunduğu tek yer Kabaca Köyü’dür. Diğer bölgelerde de orman gülü vardır ama hepsinin bir arada bulunması sadece Kabaca’da mümkündür. Ihlamur, karayemiş, orman gülü, yayla çiçeği gibi zengin bir bitki örtüsüne sahibiz. Yıllardır bu işle uğraşıyoruz, tesisimiz de var. Ancak balımızı kimse tanımıyor. Biz balımıza güveniyoruz ve balımıza garanti veriyoruz” dedi.

Belediyelere Yeni İş Makineleri
Belediyelere Yeni İş Makineleri
İçeriği Görüntüle

Köyün tarihine de değinen Osman Toplu, Kabaca’nın adının Gürcüceden geldiğini belirtti:
“Yıllardır atalarımızdan, dedelerimizden gelen bu gördüğümüz arıcılığı biz, karakovan yerine fenni kovanlara çevirdik. Tarihsel açıdan baktığımızda köyümüz ismini, arının bal verdiği anlamdan almıştır. Orta Çağlarda köyümüzün ilk ismi “Kabarceti” idi. Bu vurguyu özellikle yapmak istiyorum. Kabarceti ismini Gürcüceden almıştır. Gürcücede arının bal ve polen taşıdığı yer anlamına gelir. Dolayısıyla Kabaca’da arıcılık, Orta Çağlara kadar dayanmaktadır. Köyümüz, Murgul Vadisi’ne paralel olarak, Yusufeli’nin Barhal bölgesine giden eski tarihi yol üzerinde kurulmuştur. O yol da tarihi bir yoldur. Kabarceti, zamanla Türkçeye “Kabaca” olarak geçmiştir. Ancak Gürcücedeki asıl ismi olan Kabarceti, arının bal ve polen aldığı yerdir. Bu nedenle köyümüzün adı da buradan gelmektedir. Orta Çağlarda Gürcistan himayesinde olan Kabarceti, 16. yüzyılın ortalarında Osmanlı İmparatorluğu’na geçmiştir. 1835 yılında, yanlış hatırlamıyorsam, Osmanlı İmparatorluğu Kabarceti’de nüfus sayımı yaptırmıştır. 93 Harbi’nde Sovyet Rusya’ya geçmiştir. Akabinde Ankara Hükümeti ile Gürcistan arasında imzalanan Moskova Anlaşması’yla Kabarceti tekrar Türkiye’ye verilmiştir. Şu anki haliyle köyümüz “Kabaca” olarak geçmektedir. Tarih dediğimizde, köyümüz adını bal ve polen alım yerinden, yani Kabarceti’den almıştır. Günümüze geldiğimizde, karakovan üretiminden fenni kovana geçtik. 1997 yılında bu üretimi paketleme şekline getirdik. 2000 yılında ise “50 Aileye 20 Kovan” projesi ile birlikte paketleme tesisini de kooperatife kazandırdık. O zamandan beri balın paketlemesini ve dağıtımını sürdürüyoruz. Balımızın iyi olduğunu biz değil, tüketicilerde söylüyor. Biz diyoruz ki, burayı sadeleştirelim ve coğrafi işaretleme ile kazandıralım. Hem köyümüze hem de üreticimize bir nefes olur."

Muhabir: Ümran KARA