Başvuruda, 2014 yılında Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş.’nin “Murgul Liç Tesisi ve Atık Düzenli Depolama Projesi” kapsamında siyanürle üretim planlarını gündeme getirdiği, henüz ÇED olumlu raporu alınmadan siyanür havuzlarının kazısına başlandığı ifade edildi. Dönemin Murgul halkı, yaklaşık 3 bin kişi ile şantiye alanına yürüyerek protesto etmiş ve maden tesisinde çalışan yaklaşık 900 işçi de eyleme destek vermişti.
Bayraktutan başvurusunda, “ 2014 yılında Artvin'in Murgul İlçesi Damar Köyü'nde altın madeni işleme ve ayrıştırma tesisi için siyanür havuzu yapılmasını protesto eden yaklaşık 3 bin kişi, 'siyanüre hayır' sloganları ile şantiye alanına yürümüş, Cengiz Holding'e ait bakır madeninde çalışan ve havuz yapımında çalıştırılmak istendikleri için iş bırakan yaklaşık 900 işçide eyleme destek vermiştir. Sonrası süreçte; 2014/926 sayı 01.10.2014 tarihli, Eti Bakır AŞ. Genel Müdürü Ahmet Tezcan imzalı belgeyle "Murgul ilçesi sınırlarında bulunan tesislerimizde başta bakır madenciliği olmak üzere özellikle 4C grubu metallerin üretimi devam etmektedir. Söz konusu tesislerimizde kıymetli metallerin (altın, gümüş dahil) üretilmesi durumunda siyanürle üretim metodu uygulanmayacaktır." duyurusu yapılmıştır. 2020 yılı sonlarında ise, siyanürlü tesis iddiaları yeniden gündeme gelmiştir. Ekim 2020’de, Murgul ilçesinde, “Murgul’da Siyanürle Altın Ayrıştırma Tesisine Hayır” kampanyası başlatılmıştır. Kampanya kapsamında 3.020 imza toplanmış, 9 Şubat 2021 tarihinde bu imzalar, dönemin Belediye Başkanına sunulmuştur.
Bölge halkı, sağlıklı çevrede yaşam hakkını ihlal eden uygulamalardan bir an önce vazgeçilmesini talep etmektedir. Hiçbir vatandaşımız ülkede madencilik faaliyeti durdurulsun gibi bir amaç taşımamaktadır. Ancak yapılacak olan maden faaliyetlerinin dünya standartlarına uygun, doğaya ve insan yaşamına öncelik veren çalışmalar olması gerekliliği savunulmaktadır. Doğamızı katleden, her geçen gün bölge insanımızı mağdur eden, elde edeceği maddi kazanç dışında hiçbir şey düşünmeyen rantçı anlayışın önüne geçilmesi büyük önem taşımaktadır. Murgul Damar'ın coğrafi açıdan Siyanür Havuzlarına uygun olmadığı görüşü ortaya çıkmış olup, yıllardır maden çalışmaları için patlatılan dinamitlerin bölgenin jeolojik altyapısını bozduğu ve toprağın çok esnek hale geldiği tespit edilmiştir. Bölge, yüksek eğimli ve heyelan riski taşıyan bir arazidir. Uzun yıllardır sürdürülen madencilik faaliyetleri nedeniyle toprakta oluşan çatlaklar ve dinamitleme çalışmalarının yarattığı zemin bozulmaları, bugün dahi ciddi tehlike oluşturmaktadır. Bu koşullarda yapılacak yeni bir tesis, yalnızca doğayı değil, insan yaşamını da doğrudan tehdit edecektir. Günümüze gelindiğinde, 2025 yılında Cengiz Holding, “Tank Liçi (siyanürle ayrıştırma)” projesi kapsamında yeniden ÇED süreci başlatmıştır. Bu süreçte bölge halkı, projenin çevresel etkilerine dair ciddi kaygılarını dile getirmiştir. Projede, siyanürle ayrıştırılan atıkların 16.982.000 m³ hacminde depolanması öngörülmektedir. Bu miktar, yaklaşık 2.300 futbol sahası büyüklüğünde bir alana denk gelmektedir.”
Bayraktutan başvurusunda, bölgede geçmişte yaşanan Lebiskur Barajı kaynaklı sızıntılar ve Akarşen’deki tünellerin doldurulmadan bırakılması nedeniyle meydana gelen heyelanların, köylülerin yaşamını ve tarım faaliyetlerini olumsuz etkilediğini vurguladı. Milletvekili Bayraktutan, “ Lebiskur Barajı’ndan yıllardır sızan kimyasalların Kabaca Deresi’ne karışması ve Akarşen’de tünellerin doldurulmadan bırakılması sonucu meydana gelen büyük heyelan, bölge halkının şirkete olan güvenini tamamen sarsmıştır. Bu heyelan, Murgul ilçesi Akarşen, Petek ve Kabaca köylerinde ciddi hasarlara yol açmış; toprak kaymaları köylülerin emeğini, arıcılık alanlarını ve yaşamını etkilemiştir. Buna rağmen şirket, ne zarar gören köylülerin zararını tazmin etmiş ne de bir önlem almıştır. Bugün aynı şirket, bu ihmalleri ortadayken siyanürle ayrıştırma gibi çok daha tehlikeli bir tesisi kurmaya çalışmaktadır. Bu düşünceler doğrultusunda; uygulanmakta olan politikalar çerçevesinde Madencilik faaliyetleri sırasında kullanılan Siyanür Havuzlarının doğaya verdikleri zararların tespiti, bilimsel veriler ışığında Artvin ili Murgul ilçesinde böyle bir çalışmanın yapılmasının mümkün olup olmadığının belirlenmesi için yerinde inceleme başlatılması, bölgede ilgili mağduriyetlerin önlenmesi adına gerekli tedbirlerin alınması ve genel olarak Murgul ilçesindeki doğa katliamlarının tüm yönleriyle araştırılması amacıyla Anayasa’nın 98 nci ve içtüzüğümüzün 104 ncü ve 105 nci maddeleri gereğince Meclis Araştırma Komisyonu açılmasını saygılarımla arz ederim” ifadelerine yer verdi.
Başvuruya göre, Meclis Araştırma Komisyonu kurulması halinde, bölgedeki madencilik faaliyetlerinin doğaya verdiği zararların bilimsel veriler ışığında tespiti, mağduriyetlerin önlenmesi ve genel olarak Murgul’daki doğa katliamlarının tüm yönleriyle incelenmesi hedefleniyor.