ARHAVİ

Mençuna Şelalesi ziyaretçilerini ağırlıyor

Bozulmamış doğası ve tarihi yapılarıyla alternatif turizmde ilk akla gelen illerden Artvin'de, "Mençuna Şelalesi" yerli ve yabancı turistlerin uğrak yerleri arasında yer alıyor.

Abone Ol

Kentin kıyı ilçelerinden Arhavi'de bulunan Kamilet Vadisi'ndeki Çifte Köprüler ile 92 metre yüksekten vadi tabanına dökülen Mençuna Şelalesi, yılın 4 mevsimi doğaseveri ağırlıyor.

Kıyıdan 750 metre yüksekliğe kadar geniş yapraklı gür ormanlar ve bazıları endemik, zengin bitki örtüsüyle kaplı vadiyi ziyaret eden turistleri ilk olarak 18. yüzyılda Osmanlı döneminde moloz ve kesme taşlardan yapılmış tarihi Çifte Köprüler karşılıyor.

Tarihi köprülere 4 kilometre uzaklıktaki Mençuna Şelalesi'ne ise Çifte Köprüler'den geçerek Küçükköy yolundan gidiliyor.

Araçlarla şelalenin aşağı kısmındaki restoranın bulunduğu alana ulaşan turistler, buradan sık ağaçlarla çevrili 1 kilometrelik yürüyüş yolunun sonunda şelaleye ulaşıyor.

Etrafı yoğun bitki örtüsüyle kaplı muhteşem görselliğe sahip Mençuna Şelalesi, görenleri kendine hayran bırakırken, su ve çevredeki kuş sesleriyle ziyaretçilerine huzurlu ortam sunuyor.

Ardahan’dan gelerek Mençuna Şelalesi’ni gezen Ardahan Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Sinan İrtegün, Gündem Artvin muhabirine, Karadeniz'in ve Artvin'in doğasına aşık olduğunu söyledi.

Mençuna Şelalesine her mevsim geldiğini kaydeden İrtegün, “3 ayda bir Artvin’e muhakkak gelirim. Buranın doğasını, coğrafyasını çok seviyorum. Mençuna’yı ayrı seviyorum. Yaklaşık bin basamak yukarı çıkıyorsunuz, dağa tırmanıyorsunuz ve sizi yaklaşık 100 metre yukarıdan akan görkemli bir şelale karşılıyor. Bu şelaleyi gördükten sonra diğer şelalelere ‘şelalecik’ diyorum.” dedi.

Ölmeden görülmesi gereken listesinde ilk başta Artvin’in ve Mençuna Şelalesi’nin olduğunu belirten İrtegün, muhakkak herkesin gelip görmesini tavsiye etti.

Yağmurlu havada Borçka’dan gelerek doğanın tadını çıkardığını söyleyen fotoğrafçı ve tur rehberi Osman Demir, Arkadaşlarıyla keyifli bir gün geçirmek için Mençuna’ya geldiğini söyledi.

Yağmurlu havayı özellikle tercih ettiklerini belirten Demir, “Dört mevsim yaşanabilir ve gezilebilir bir şehirdeyiz. Yazın, güneşli havalarda çok güzel ama böyle yağmurlu ve sisli havalarda da ayrı bir ambiyans oluşuyor. Her güzelliği farklı mevsimlerde yaşamayı seviyorum. Herkese de gelmeyi öneriyorum. Hava kötü gitmeyelim de demesinler. Bu havalarda da memleketimizde gezilebilecek, görülebilecek yerler var.” diye konuştu.

Artvin’den gelen Ayşe Özder ise, şelaleye ilk defa geldiğini belirterek, “Çifte Köprülere kadar gelmiştim ancak Mençuna’ya gelmemiştim. Muhteşem bir doğası var Artvin’in. Her ilçesinde farklı ve benzersiz güzellik saklı. Arhavi’deki Mençuna Şelalesi de bunlardan biri. Çıkarken biraz zorlansak da bu güzelliği görmeye kesinlikle değer.” ifadelerini kullandı.

Murat Yıldırım ise, Mençuna’ya daha önce defalarca geldiğini ve her gelişinde ilk kez geliyormuş gibi heyecanlandığını belirtti.

Mençuna’nın saklı bir cennet olduğunu belirten Yıldırım, “Burayı çok seviyorum. Adeta insan dünyadan uzaklaşıp başka bir boyuta geçiyor hissi veriyor. Burayı herkesin gelip görmesi gerekiyor. Her mevsim başka bir güzellik ve ihtişamla karşılıyor” şeklinde konuştu.

Erzurumlu olduğunu ancak 3 yıldır Artvin’de yaşadığını kaydeden Hatice Diler ise şunları kaydetti: “Artvin’de ayak basmadığım çok az yer vardı. Mençuna Şelalesi ise bunlardan biriydi. Gelmeyi çok istediğim bir yerdi ve ani bir kararla arkadaşlarımla yola koyulduk. Yağmurlu bir gün olması tesadüf oldu özellikle seçmedik ama bir daha gelecek olsam yine yağmurlu günü tercih ederim. Hem şelaleye çıkarken yormadı hem de yağmurda yürümeyi seviyorum. Şelale tüm ihtişamı ile suyunu metrelerce aşağı indirirken etrafa saçtığı su damlacıklarının yüzüme çarpışı beni başka diyarlara götürdü. Bu his tarif edilemez. Muhakkak tekrar geleceğim buraya. Herkesin de gelmesini tavsiye ederim.”