Çok Katlı otopark önünde düzenlenen programda, artan hayat pahalılığı, yetersiz ücretler ve bütçe politikalarına yönelik tepkiler dile getirildi.

Basın açıklamasını okuyan Eğitim-İş Artvin Şube Başkanı Mahir Yıkıcı, Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’na bağlı sendikalar olarak, emekçiyi yoksullaştıran ve sermayeyi koruyan ekonomi politikalarına karşı üretimden gelen güçlerini kullandıklarını belirtti. Yıkıcı, “AKP iktidarının emek düşmanı politikalarına karşı; insanca yaşam, adil ücret ve hakça paylaşım talebiyle 19 Aralık’ta iş bırakıyoruz” dedi.

Toplu Sözleşme Adı Altında Bir Tiyatro Oynanıyor

Öğrenciler Çarşıda Vatandaşların Tansiyonunu Ölçtü
Öğrenciler Çarşıda Vatandaşların Tansiyonunu Ölçtü
İçeriği Görüntüle

Yıkıcı, kamu emekçilerinin haklarının toplu sözleşme süreçlerinde yok sayıldığını savunarak, “Bugün Türkiye’nin üçüncü büyük kamu emekçileri konfederasyonu olarak işyerlerimizde değil meydanlardayız. Çünkü adına ‘toplu sözleşme’ denilen bu süreçte emeğimizin hakkı gasp ediliyor. Emekçilerin durumu gözetilmeden hazırlanan bütçeler nedeniyle tükeniyoruz” ifadelerini kullandı.

“Tükeniyoruz, İnsanca Yaşamak İstiyoruz” 2

Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin tesadüf olmadığını vurgulayan Yıkıcı, özelleştirme politikalarıyla Cumhuriyet’in üretim mirasının yok edildiğini, ülkenin üreten değil tüketen bir yapıya sürüklendiğini söyledi. “Bir zamanlar ‘Dolarla mı maaş alıyorsunuz?’ denilen bu ülkede, artık iğne almak için bile döviz kuru takip edilir hale gelindi” dedi.

Asgari Ücret Genel Ücret Haline Geldi

Açıklamada, gelir dağılımındaki adaletsizliğe de dikkat çekildi. Yıkıcı, asgari ücretin neredeyse genel ücret haline geldiğini, çalışanların büyük bölümünün asgari ücret ya da biraz üzerinde maaş aldığını belirterek, “Ülkenin çalışan ve üreten kesimi en çok vergiyi verirken, en düşük ücretle yaşamaya mahkûm ediliyor” diye konuştu.

Toplu sözleşme masasında kamu emekçilerinin taleplerinin görmezden gelindiğini ifade eden Yıkıcı, hükümetin sunduğu zam oranlarını “hakaret niteliğinde” olarak nitelendirdi. Bu süreçte yapılan eylemler ve hazırlanan raporlarla Meclis’te grubu bulunan tüm siyasi partilere çağrıda bulunduklarını ancak sonuç alamadıklarını dile getirdi.

“Tükeniyoruz, İnsanca Yaşamak İstiyoruz” 3

Açlık Sınırı 30 Bin, Yoksulluk Sınırı 93 Bin Lirayı Aştı

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’nun Ar-Ge birimi KAMU-AR verilerini paylaşan Yıkıcı, Kasım 2025 itibarıyla açlık sınırının 30 bin 327 liraya, yoksulluk sınırının ise 93 bin 697 liraya yükseldiğini belirtti. Bu verilerin, kamu emekçilerinin büyük çoğunluğunun yoksulluk sınırının çok altında yaşadığını ortaya koyduğunu söyledi.

“Bu tablo, daha zor günlerin yaklaştığını gösteriyor. İktidarın yarattığı krizin faturası utanmadan emekçilere ödetilmeye çalışılıyor” diyen Yıkıcı, bütçe sürecinde de aynı emek karşıtı anlayışın sürdüğünü savundu.

Bu Bütçede Halk Yok, Emek Yok

Hazırlanan bütçede sosyal devlet anlayışının bulunmadığını belirten Yıkıcı, “Bu bütçede hak yok, halk yok, emek yok, vicdan yok. Sermaye var, yandaşların çıkarları var. Dolaylı vergilerle emekçinin sırtına yük bindirilirken, kamu kaynakları sermaye gruplarına aktarılıyor” ifadelerini kullandı.

Bütçenin halkın ortak kaynağı olduğunu vurgulayan Yıkıcı, bu kaynağın emekçiler, emekliler, gençler ve dezavantajlı kesimler için kullanılması gerektiğini söyledi.

Taleplerimiz Net

Basın açıklamasında Birleşik Kamu-İş’in taleplerini sıralayan Yıkıcı, yoksulluk sınırının üzerinde maaş, seyyanen zammın tüm emekçi ve emeklilere verilmesi, yan ödemelerin emekli aylıklarına yansıtılması, gelir vergisinin yüzde 15’e sabitlenmesi, enflasyon farkının aylık ödenmesi, yılda dört ikramiye ve kira yardımı taleplerini dile getirdi.

Açıklamanın sonunda iş bırakma eyleminin bir uyarı olduğunu vurgulayan Yıkıcı, “Kamu emekçileri gasp edilen hakları teslim edilene kadar üretimden gelen gücünü kullanmaya ve demokratik mücadeleyi sürdürmeye devam edecektir. Haklıyız, direneceğiz, kazanacağız” dedi.

Muhabir: Ayşe ÖZDER