Genel

Uluslararası Aile Forumu'nda Doğum Hızındaki Düşüş ve Cinsiyet Değiştirme Ameliyatları Konuşuldu

Ürolog Prof. Dr. Zeki Bayraktar, Türkiye'nin 1.48'lik doğurganlık hızıyla Fransa, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan'ın bile gerisinde kaldığını belirterek, "Bu ciddi bir tehdit. " dedi

Abone Ol

Ürolog Prof. Dr. Zeki Bayraktar, Türkiye'nin 1.48'lik doğurganlık hızıyla Fransa, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan'ın bile gerisinde kaldığını belirterek, ''Bu ciddi bir tehdit. Temel nedenler; evlilikten kaçınma, evliliğin ötelenmesi, çocuk sahibi olmak istememe, tek çocukla yetinme ve kısırlık." dedi.

Anadolu Ajansının global iletişim ortağı olduğu, "Küreselleşen Dünyada Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi" temasıyla düzenlenen Uluslararası Aile Forumu devam ediyor.

Forumda konuşan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniğinden Prof. Dr. Zeki Bayraktar, 2025'in ''Aile Yılı'' ilan edildiğini hatırlatarak, son yıllarda bir aileyi oluşturan temel bileşenlerin tamamının tehdit altında olduğunu söyledi.

Bireylerin ergenlik döneminin karmaşa altında geçtiğini ifade eden Bayraktar, cinsiyet karmaşası yaşayan ergenlere, "Siz kadın ve erkek diye ikili sisteme inanmayın. Bu artık demode bir sistem. Eğer bu sistemi kabul ediyorsanız, kendinizi iki dar kalıba hapsetmiş olursunuz." şeklinde propaganda yapıldığını anlattı.

Bayraktar, son yıllarda dünya genelinde "cinsiyet hoşnutsuzluğu salgını" yaşandığını, kendisini ''trans'' olarak takdim eden gençlerin sayısında artış olduğunu, önceden 20-25 yılda bir görülen vakaların şu anda 1-2 hafta içinde görüldüğünü belirtti.

Cinsiyet değiştirme ameliyatları ömrü 25-28 yıl kısaltıyor

Sunumunda, cinsiyet değişikliğiyle ilgili grafikleri katılımcılarla paylaşan Bayraktar, son 15 yılda vaka ve cinsiyet değişikliği talebiyle mahkemeye başvurun kişi sayısında artış olduğunu aktardı. Bayraktar, bu artışların 2010-2011'den sonra başladığını, vaka sayısını artıran ana faktörün internetin tüm dünyada aynı anda yaygınlaşması olduğunu ifade etti.

Bayraktar, cinsiyet değiştirme ameliyatlarının neden olduğu sorunlara işaret ederek, "Cinsiyet değiştirilebilir mi; Hayır, cinsiyet asla değiştirilemez çünkü cinsiyetin değiştirilemez nitelikte 10-15 alt bileşeni var. Bu bileşenlerin hiçbiri ameliyatla veya hormonla değiştirilemez. Peki bu yapılan ameliyatlar ne; Yapılanlar, cinsiyeti değiştiren değil iptal eden ameliyatlardır." ifadelerini kullandı.

Cinsiyet değiştirme adı altındaki ameliyatı geçiren kişilerin daha sonra birçok sağlık sorunuyla karşı karşıya kaldığını, ameliyatların ve hormonların yan etkileri nedeniyle yaşamlarının ortalama 25-28 yıl kısaldığını aktaran Bayraktar, "Trans cerrahi, kısmen feminizasyon ve maskülinizasyon yapan ama daha çok mutilasyon yani sakatlama yapan, ömrü yaklaşık üçte bir kısaltan neşterle yapılmış kanlı bir makyajdır." dedi.

Doğum hızındaki düşüş

Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri haline gelen doğum hızındaki düşüşle ilgili değerlendirmelerde bulunan Bayraktar, "Doğurganlık hızımız 2.1'in çok altında; 1.48. Gerçekten bu ciddi bir beka sorunumuz. Fransa, Macaristan, Romanya, Bulgaristan'ın bile gerisinde kalmışız, bu ciddi bir tehdit. Temel nedenler; evlilikten kaçınma, evliliğin ötelenmesi, çocuk sahibi olmak istememe, tek çocukla yetinme ve kısırlık." diye konuştu.

Bayraktar, evlilik sayılarındaki düşüşe temel olarak ekonomik nedenlerin gösterildiğini ancak tarihte savaş, kıtlık ve salgınlarda bile evlilik oranının hiç bu kadar düşmediğini söyledi.

Evlilik yaşının ötelenmesi, geç evlilik ve geç gebelik planlamasının kısırlıkta artışa neden olduğunu, doğurganlık seviyesinin yaşın ilerlemesiyle düştüğünü anlatan Bayraktar, bir kadının ideal doğurganlık yaşının 20 ila 30 arası olduğunu kaydetti.

Bayraktar, bu sorunların çözümünde bilinçlenmenin önemini vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ebeveynleri, öğretmenleri, aile danışmanlarını, psikologları ve ergenleri, ergen karmaşaları konusunda bilinçlendirmemiz lazım. Bu karmaşalar günümüzde çok riskli. Dijitalizasyondan bahsediyoruz. İnterneti ve sosyal medyayı yasaklamak mümkün değil, bu artık kaçınılmaz ama regülasyon şart. Günde iki saatin üstündeki sosyal medya aktivitesi her türlü açıdan risklidir. Eğer mümkünse iş ve profesyonel uğraş haricinde sosyal medya, internet kullanımını iki saatle sınırlamak lazım."