Türkiye'nin değişik illerinden vatandaşlar Yusufeli Barajı suları altında kalacak yerleri görmeye geliyor

Temelden 275 metre gövde yüksekliği ile kemer baraj sınıfında dünyanın 5'inci büyük barajı olan Yusufeli Barajı ve HES'in su tutmaya başlamasının ardından yurdun değişik yerlerinden çok sayıda vatandaş, sular altında kalacak yerleşim yerlerini son kez görmek için bölgeye geliyor.

Çoruh nehri üzerinde, Muratlı, Borçka, Deriner ve Artvin barajlarından sonra inşa edilen ve 22 Kasım 2022'de baraj kapaklarının kapatılmasının ardından su tutmaya başlayan dar vadinin gizli hazinesi olarak nitelendirilen Yusufeli Barajı ve HES'te su seviyesi 54 metreyi, havzadaki su miktarı ise 30 milyon metreküpü geçti.

Baraj gövde ve havzasındaki su seviyesinin yükselmesiyle bazı yollar ve yerleşim yerleri de son su altında kalmaya başladı.

İlk su altında kalan yerleşim yeri ise eski ilçe merkezine yaklaşık 2.5 kilometre uzaklıktaki Irmakyanı köyü oldu.

Köye ulaşımı sağlayan karayolu ile köyün yaklaşık yüzde 70’lik bir kısmı sular altında kalındı.

Su seviyesinin her geçen gün yükselerek bazı yerleşim yerlerinin sular altında kalacak olması nedeniyle, Türkiye'nin değişik yerlerinden vatandaşlar ilçeye gelerek, söz konusu yerleri son defe görmenin heyecanını ve burukluğunu bir arada yaşıyorlar.

Yusufeli olmasına rağmen 30 yıldır İstanbul’da yaşayan Mustafa Özçelik, yaptığı açıklamada Yusufeli'nde doğduğunu, çocukluğunun burada geçtiğini ifade ederek her yaz buraya gelerek hasret giderdiğini söyledi.

Özçelik, "Yusufeli'nin su altında kalması beni üzüyor ama bir taraftan da baraj ülkemize katkı sağlayacak diye seviniyorum. Ben şimdi ilçemiz su altında kalmadan son bir kez olsun görmek için geldim. İstanbul'da yaşasamda burasaı benim memleketim" dedi.

Mustafa Özçelik'in eşi Çiğdem Özçelik de Yusufeli'nin kendilerinde çok özel bir yere sahip olduğunu ifade ederek sular altında kalmadan gelip görmek istediklerini ve bu bir tarihe son kez tanıklık etme gayesi içinde olduklarını anlattı.

Rize Çayeli'nden gelen Sultan Selim Bostancı da Yusufeli Barajı ve ilçe ile ilgili çok haber izlediklerini anacak bugüne kadar hiç görmediklerini söyledi.

Yusufeli barajının dünyadaki sayılı barajlar arasında olduğunu kaydeden Bostancı, "Eşimle barajı ve vadiye görmek için bölgeye geldik. Ben çok eskiden gelmiştim. Gördüm ki Çoruh vadisi çok değişmiş. Çok büyük yatırımlar yapılmış. Suların yükseldiğini görüyoruz. Bir doğa yerleşim yerleri sular altında kalıyor. Bana çok değişik geldi. Enerjiye ihtiyacımız var ki bir ilçenin bile yeri değiştiriliyor. Rize'den gelmeme fazlasıyla değdi.”

Trabzon Araklı'dan gelen Hasan Mahmutoğlu da bu bölgeye hiç gelmediğini ifade ederek, "Sular altında kalmadan Yusufeli’ni görmek istedim. Burada insanlarla konuşuyoruz. Buruklar üzüntülüler. Hem eski yeri hem taşınılacak yeri bizde merak ettik, görelim dedik. Baraj mükemmel diyecek bir şey yok" dedi.

-Irmakyanı köyü sakinleri hüzünlü

Sular altında kalan ilk yerleşim yeri olan Irmakyanı köyü sakinlerinden emekli öğretmen Abdullah Şimşek, "İlkokulu bu köyde okudum. Liseyi de köyden ilçeye yaya gidip gelerek okudum. Emekli olduktan sonra köyüme döndüm. Burada yaşarken köyüm sular altında kaldı. Ölen bir insanı hayatımızda bir daha nasıl görmeyeceksek, bu toprakları da bir daha hiç göremeyeceğiz. Son kez bir daha görmek istedik ve köyümüzün bu halini ve o yüzden geldik. İnşallah bundan sonra güzel günler yaşarız" dedi.

Köy sakinlerinden Mithat Küçük Altun da 53 yıllık hayatını geçirdiği ve bu günlerde her geçen gün biraz daha fazla baraj sularına gömülen köyüne uzaktan bakmanın hüznünü yaşadığını söyledi.

Altun, "Bu günlerde özlemimizi gidermek için buraya geliyoruz bakıp geri dönüyoruz. Birkaç gün sonra oda olmayacak. Coğrafyayı yaşanmışlıklar, özlemler kıymetlendiriyor. Mekanları insanları tükettikleri hayatlar kıymetlendiriyor. Hani derler ya "Bülbülü altın kafese koymuşlar, ah vatan demiş". Öylesine semer sırtı duygularla buraya geliyoruz ki. Gidelim mi, gitmeyelim mi? Hasta yatağında ölmek üzere insan olurya, ölmeden son bir kez daha görmek isteriz. Bizde buraya doğduğumuz topraklar ölmeden önce görelim diye geliyoruz. Hem ölüyor hem öldüğünü görüyoruz. " diye konuştu.

Hatice Diler

Editör: TE Bilisim