İstanbul Aile Vakfı Araştırma Merkezinin (İSAVAR) Türkiye genelinde yaklaşık 4 bin 500 kişiyle yürüttüğü saha çalışmasından elde edilen veriler, bekarların kaygı seviyesinin evlilerden daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
İSAVAR Başkanı Prof. Dr. Turgay Şirin, geç evliliğin psikolojik etkilerini, evli ve bekarların iyi oluş ve mutluluk düzeyleri arasındaki farkı değerlendirdi.
Türkiye genelinde yürüttükleri araştırma sonucunda, evlilik ile mutluluk arasında korelasyon olduğunu belirlediklerini anlatan Şirin, bekarların daha fazla gelecek kaygısı taşıdığını söyledi.
Ana akım medyada özellikle gündüz kuşağı programlarında ailenin "sorunun merkezi" olarak gösterilmesinin gerçeği yansıtmadığını dile getiren Şirin, sahadan elde edilen verilerin, bunun aksine ailenin "çözümün merkezi" olduğunu ortaya çıkardığını vurguladı.
Şirin, insanların kariyer veya daha iyi bir gelecek gibi endişelerle aile kurmayı geciktirmesinin doğru bir yaklaşım olmadığını anlatarak, "Evlilik yaşı ilerledikçe ve aile kurma süreci geciktikçe, insanların hayatın zorluklarıyla başa çıkma potansiyelleri zayıflıyor, kaygı düzeyi, evli ve çocuk sahibi çiftlere göre daha yüksek çıkıyor." ifadelerini kullandı.
- "Genç erkekler, evlilik noktasında daha istekli"
Bireysel yaşamak ile aile olarak hayatı paylaşmak arasında büyük fark olduğunu belirten Şirin, Türk toplumunda halen aile kurumunun, hayatın zorluklarıyla yüzleşirken büyük rol üstlendiğine dikkati çekti.
Şirin, gündüz kuşağı programları izleyenlerin, Türkiye'deki aile kurumuna dair yanlış algıya kapıldığını söyleyerek, "Verilerimizde, katılımcıların yüzde 94,1'i 'Aile içinde sorun var mı?' sorusuna 'Katılmıyorum' cevabını verdi." diye konuştu.
Araştırmada, kamuoyunda oluşan algının aksine, "ekonomik sebeplerle evlenmediklerini" düşünenlerin sayısının çok düşük çıktığına işaret eden Şirin, araştırmaya göre genç erkeklerin, evliliğe genç kızlardan daha istekli olduğunu da belirtti.
Şirin, katılımcıların, aile içi şiddet olup olmadığına ilişkin soruya yüzde 95,4 oranında "hayır" yanıtı verdiğini anlatarak, "Yani şiddetin yüksek olduğu yönündeki algılar, araştırmamızda doğrulanmadı." dedi.
Ana akım medyanın, özellikle aile içindeki kriz ve problemleri öne çıkardığını, aslında ailelerin büyük çoğunluğunun sağlıklı olduğunu göz ardı ettiğini dile getiren Şirin, medyanın, özellikle gençler ve çocuklar üzerine büyük etkisi olması nedeniyle sorumlu yayıncılık yapma konusunda daha dikkatli davranması gerektiğini söyledi.
- "Gençler evlenmekten korkmamalı"
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye'nin nüfus artış hızının alarm verdiğini ve bunun ülke için "beka meselesi" olduğunu anlatan Şirin, şu ifadeleri kullandı:
"Gençler evlenmekten korkmamalı, kaygı duymamalı. Bu konuda devletin de sivil toplumun da üzerine sorumluluk düşüyor. Üniversite okuyan evli çiftlerin konaklamasına uygun 1+1 yurtlar, bu çiftlere yönelik burslar gibi teşvikler verilebilir. Ailelerin de bu yaşlarda evlilik konusunda psikolojik olarak hazırlayıcı, rahatlatıcı ve teşvik edici olması gerekiyor."
Şirin, "Geciktirilen evliliğin sadece psikolojik değil sağlıkla ilgili de risk teşkil ettiğini söyleyebiliriz. Kadınlar, 20'li yaşlarda doğum yaptığında bazı kanser türlerine yakalanma riski azalıyor, doğan çocuklar daha sağlıklı oluyor." değerlendirmesinde bulundu.
Öte yandan, ABD'de, Gallup tarafından 2009-2023 yıllarında 2,5 milyondan fazla yetişkinle gerçekleştirilen başka bir araştırmada, evli bireyler, hem şu anki hayatları hem de gelecek beklentilerine dair mutluluklarını, bekar, boşanmış veya birlikte yaşayan bireylere kıyasla yüzde 12 ila 24 daha yüksek değerlendirmişti. Araştırmada, evliliğin, bireyin "en iyi hayatı yaşama" düzeyinde, eğitim gibi sosyoekonomik göstergelerden daha etkili olduğu tespit edilmişti.