DİSK Konfederasyonuna bağlı Genel-İş Sendikası Doğu Karadeniz Temsilcisi Selim Bilgin, çalışanların içinde bulunduğu ekonomik zorluklara dikkat çekerek, Türkiye’deki yoksulluk ve gelir adaletsizliği sorununa ilişkin kapsamlı bir açıklama yaptı. Bilgin, “Yoksulluk kader değildir! Asgari ücretli 9 ayda 64 bin TL kaybetti” ifadeleriyle, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığının çalışanları ciddi şekilde mağdur ettiğini vurguladı.
Bilgin, yaptığı açıklamada, “Enflasyon ve hayat pahalılığı çalışanları canından bezdirdi. Çalışanların alım gücü her geçen gün düşüyor. Yüksek enflasyon yüzünden her gün ama her gün yoksullaşıyoruz. Tüm dünyada gıda fiyatları düşerken Türkiye’de gıda enflasyonu açık ara birinci sırada” diyerek Türkiye’deki ekonomik eşitsizliğe dikkat çekti.
Sermaye sahiplerinin yüksek kârlar açıklarken, çalışanların açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edildiğine dikkat çeken Bilgin, emeklilere bile asgari ücret düzeyinde bir destek sağlanmasının zor görüldüğünü belirtti. Vergi yükünün ise ağırlıklı olarak işçi, emekli ve çalışanların sırtında olduğunu kaydeden Bilgin, “Sermaye ise keyfine göre vergi veriyor, bir gecede vergiler sıfırlanıyor, affediliyor” ifadelerini kullandı.
Bilgin ayrıca kıdem tazminatlarına yönelik tehditlere de değinerek, “Zaten kuşa döndürdükleri kıdem tazminatımıza bile göz dikiyorlar. Oysa biz çok çalışıyoruz, çok üretiyoruz. Dünyanın en uzun çalışma saatleri Türkiye’de. Üstelik iş cinayetleriyle, meslek hastalıklarıyla cebelleşiyoruz. Türkiye dünyada işçi haklarının en kötü olduğu 10 ülke arasında. Ancak bu böyle gitmez” dedi.
Açıklamasında mücadelenin sadece “ekmek mücadelesi” olmadığını vurgulayan Bilgin, “Demokrasi işçinin ekmeğidir, hukuk ve adalet işçinin güvencesidir. Ülkemizde örgütlenme özgürlüğü ve ifade özgürlüğü büyük bir baskı altında. Sendikalı olmamız, demokratik yollardan hakkımızı aramamız engelleniyor. Böylece ekmeğimiz kolayca çalınıyor, gelir dağılımı bozuluyor” ifadelerini kullandı.
Bilgin, Türkiye’de işçilerin ve emekçilerin büyük çoğunluğunu oluşturduğunu belirterek, “Bizler üretiyoruz, bizler çalışıyoruz, insanca yaşamak istiyoruz! Haklarımızı korumak ve geliştirmek için adalet ve hukuk şart. Hak yiyenden, yoksuzluk yapandan, suçlulardan hesap sorulması için adalet ve hukuk şart. Yoksul her gün yoksullaşırken, zenginin servetine servet kattığı bu düzene son vermek için gelirde, vergide ve ülkede adalet şart” dedi.
Bilgin, ekonomik verilere de değinerek, Eylül ayında 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenmesi için yapılması gereken gıda harcamasının “açlık sınırı” olarak 27 bin 970 TL, gıda, giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri zorunlu harcamaları kapsayan “yoksulluk sınırı”nın ise 91 bin 109 TL olarak hesaplandığını açıkladı.
Enflasyon rakamları ve asgari ücretin artış oranlarının yetersizliğine dikkat çeken Bilgin, “2024 Ocak ayında TÜİK tarafından %45 açıklanan enflasyon karşısında asgari ücrete yalnızca %30 artış yapıldı. Bu rakamlara göre asgari ücret %15 eksi ile artırılarak 22 bin 104 TL oldu. Yıl ortasında asgari ücret artırılmadı ve 2025 yılı itibariyle 9. ayı geride bıraktığımızda asgari ücret 16 bin 083 TL’ye geriledi. Asgari ücretli 9 ayda 64 bin TL kaybetmiş durumda” ifadelerini kullandı.
Bilgin, ülke genelinde çalışanların yaklaşık yarısının asgari ücret seviyesinde maaş aldığını belirterek, bunun toplumsal bir sorun haline geldiğini söyledi. “Çok ciddi yoksulluk ve geçim derdi var. Bu gerçeği görmeyenler, vatandaş ile birlikte yaşamayan ‘zengin azınlıktır’” diyen Bilgin, 9 ayda işçilerden yapılan kesintilerin 1 trilyon 330 milyar TL olduğunu ve bu paranın sermayeye, işverenlere aktarıldığını ifade etti.
Son olarak Bilgin, gelir ve vergi adaleti çağrısında bulunarak, “Memleketin kaynakları nüfusun yüzde 10’una aktarılıyor. Yüzde 90’ı yoksulluk içinde geçim derdindedir. Önümüz kış, hayat pahalı, geçim zor. Bu böyle gitmez” diyerek yetkilileri önlem almaya ve adaletli bir gelir dağılımı sağlamaya çağırdı.
