Murgul Halk Eğitim Merkezinde ‘Gaziantep Bakır El İşlemeciliği’ kursunda kursiyerler unutulmaya yüz tutmuş gelenekler el sanatını yaşatmaya çalışıyor.

Murgul Halk Eğitim Merkezinde ustaöğreticilik yapan Zuhal Ökdemi 13 kadın kursiyerine geleneksel bakır el işlemeciliği sanatını öğretiyor. 6 buçuk ay süren kurs sonunda kursiyerler sertifika alarak iş bulma imkanı sağlıyor.

Kursunun içeriği hakkında açıklamalarda bulununan usta öğretici Zuhal Ökdem, el becerisi ve sabrın çok önemli olduğuna değinerek,  “Kursumuzda el becerisi ön planda biraz da güç gerektiriyor. Çünkü bizim burada kullandığımız malzeme çekiç ve elmas uçlu kalem. Bu iki malzeme olmadan bir şey yapamıyoruz. Bakır üzerine desen çiziyoruz. İstediğimiz her motifi yapıyoruz. Sadece yapan kişinin hayal gücüne kalmış bir şey. Bu işi sevmek çok önemli. Çünkü bakır üzerine çekiçle vurarak şekil çizdiğimiz için çok gürültülü ve 15-20 kişinin çıkardığı ses rahatsız edici oluyor. Bu işi sevmeyen birisi bunu yapamaz. Ben öğrencilik yaparken ilk zamanlarda bakıra vurunca çok ses çıkmıştı ve ben bunu nasıl yapacağım diye korkmuştum ve bir hafta boyunca başım ağrımıştı. Alışınca artık bu çekiç sesleri müzik gibi gelmeye başladı. Sonrasında da ürün ortaya çıkınca çok mutlu oluyorsun.” dedi.

Kursiterlerin mezun olduktan sonra istihdam edileceği alanın olmadığını ve barkır madeni ile ünlü ilçede bakır işlemeciliği atolyesi olması gerektiğini ifade eden Öktem, “Buradan mezun olan kursiyerleri istihdam edece alan yok. Bu konuda çok eksiklik yaşıyoruz. Murgul bakırın çıkarıldığı bir bölge ve bizim burada bakır işlemeciliği konusunda tesisleşmemiz gerekiyor. Murgul turizme açılacak bir bölge. Yakın zamanda turistik hediyelik eşyaya ihtiyaç duyulacak bu noktasında da biz devreye gireceğiz. Bunun için de seri üretime geçmemiz gerekiyor. Şuan seri üretim için aslında altyapı hazırlıyoruz. Halk eğitim kurslar ile kursiyer yetiştiriyor sonraki aşamada atolye açılacak ve bu atolyede çalışacak kadınlara ihtiyaç olacak. Biz bunun alt yapısını hazırlıyoruz. Kursumuz kadınlara yönelik fakat ilerleyen dönemlerde erkek gücüne de ihtiyaç duyacağız. Kalaylama eksiğimiz var. Biz hazır bakırın üzerine işleme yapıyoruz. Bizim pres makinelerine de ihtiyacımız var bir bütün olursak daha da güzel olacak ve talep artacak diye düşünüyorum. Maşakatli bir iş olduğu için çekinge oluyor.” diye konuştu

Bakırın murgulun simgesi olduğuna ve el işlemeciliğinin artık yeniden popüler olmaya başladığına vurgu yapan Ökdem,  “Bakır el işlemeciliği unutulmaya yüz tutmuş el sanatları olarak geçiyordu. Son zamanlarda bakır geri dönüş yaptı. Bakır murgulun simgesi ve bunu bırakmayacağız. Bakır burada çıktı bura ile adlandırıldı. Halk eğitimin çabası da bu bakıra sahip çıkmak” ifadelerini kullandı.

Kursiyer Tuğba Yılmaz, bakır işlemeciliği atolyesinin açılmasını istediklerini söyleyerek, “İlçemiz küçük yer herkes birbirini tanıyor. Hocamız komşumuz olduğu için tanıyordum ve kurs açtığını duyunca geldim. Kurs ortamını seviyorum sosyalleşiyoruz burda. Murgul’da bakır işlemeciliği atolyesi kurulmasını istiyoruz. çünkü biz küçük yerde yaşıyoruz imkanlardan mahrum kalıyoruz. Atolye önce Murgulumuz için sonra bizim için çok güzel olur” şeklinde konuştu.

Kurs ortamının sosyalleşmeye katkı sağladığını kaydeden kursiyer Dilek Yazıcı ise usta öğreticilerin emeklerinin karşılığının bulması gerektiğine dikkat çekerek, “Değişiklik olsun diye kursa geldik. Sosyalleşiyoruz aynı zamanda bir zanaat öğreniyoruz. Burada çok güzel vakit geçiriyoruz. Kahvemizi içip sohbetimiz ediyoruz. Bir iş geldiğinde hep birlikte onu hazırlıyoruz. Hocamızın hakkının çok iyi teslim edildiğini düşünmüyorum. Emeğinin karşılığını bulmalarını istiyoruz. çalıştığın zaman varsın çalışmadığın vakit yoksun demek oluyor. Bazı meslekler para için yapılır bence hocamızın yaptığı bir sanat. Bu bize yansıyor. Genel anlamda mesela kadrolaşmış olsalar çok güzel olur. Onlar mutlu olmalı ki geldiğimiz ortam da eğlenceli olsun” dedi.

Arzu Nalbant Mert ise kurs hakkındaki görüşlerini şöyle paylaştı: “Burada huzurlu güzel ortam olmasa buraya kimse gelmez çünkü gelmek için kimse bize para vermiyor. Biz keyifle geliyoruz buraya. Çünkü yapmak istiyoruz yaptıkça da seviyoruz. Bu dikiş değil kuaförlük değil. Evde kendi kendime bunu yapmam. Kuaförlük kursuna gidersin dersin ki saçımı yaparım kaşımı alırım dersin ama bu öyle bir meslek de değil. Bunu öğreniyorken çok fazla özveri veriyoruz. Evden çocuktan her şeyden veriyoruz verdikçe de seviyoruz.”

Artvin Kitap Günleri Başladı Artvin Kitap Günleri Başladı

Hatice Diler

Editör: TE Bilisim