Demokrat Parti Artvin İl Teşkilat Başkanı Hakan Çil, iktidarı eleştirerek, “Bugün ülkeyi idare edenler geçmişte muhalefette iken Menderes’e ve Sayın Süleyman Demirel’e neler neler söylüyordu ki bu iki güzide devlet adamı mal mülk sevdalısı değildi ve hep sade yaşadılar devletin malını ona buna peşkeş çekmediler. Hatta Menderes Atadan kalan 27 bin dönüm Çakır bey çiftliğinin 24 bin dönümünü fakir fukaraya dağıttı başbakan iken maaş bile almadı. Demirel emekli olunca ve Rahmetli olunca sadece 1968' de üç kardeş olarak Güniz sokakta aldıkları iki katlı küçük bir ev ve Tuzla ' da 65 metre kare yazlık ev bıraktı” dedi.
Çil, “Yokluk ve yoksulluk içinde olan bir Türkiye’yi Edirne’den Kars’a kadar maddi ve manevi eserlerle bir kolye gibi süslediler on binlerce fabrika ve DSİ, ASELSAN ve binlerce kit ve kamu kurumu yaptılar milyonlarca kişi buralarda iş ve aş sahibi oldu emekli oldu bugün onların yakınları çalışıyor ve bu gün açıklanan memur ve emekli zammı gibi hiç bir zaman sadaka zammı gibi zamlarla milyonları açlığa mahkum etmediler. Emekli ve çalışanlar onların zamanında ev , araba sahibi oldular, çocuklarını rahat okutular ve evlendırdiler. Hiç bir zaman bir devlet kurumuna baskı yapıp kul hakkını gasp etme ve adaleti zedelemeye çalışmadılar. TÜİK ' te yaşanan ve görevde alınan bürokratları herkes gördü ve görüyor emekli ve çalışanlar TÜİK verilerine göre maaş alıyor bugün açıklanan verilere göre çalışana ve emekliye yapılan zam hiç kimsenin vicdanına sığmadı ve milyonlarca kul hakkının gaspına yol açtı. Milyonlardan alınıyor israfa şatafata ve yandaşa ve faiz lobisine peşkeş çekiliyor yazık çok yazık.” ifadelerini kullandı.
“Geçmişte muhalefette iken hz. Ömer ve hz. Ali'yi iktidara referans gösterenler keşke kendi iktidarlarında hz. Ali'yi örnek alsalardı” diyen Çil, “Hz. Ali 5 yıl devlet başkanlığı yaptı. Oda Hz . Ömer gibi idare ettiği ülkenin en fakirinin giydiğini giydi, en fakirinin yediğini yedi. Hz. Ali (a.s) Buyurmuştur ki: " Eğer isteseydim, balın safını ve buğday' ın halısıni yemeğe ve ipek elbise giymeye yol bulabilirdim. Fakat heyhat! Hicaz da ve ya Yemame' de bir ekmek bile bulamayan, tokluk , doyumluk denen şeye ulaşamayan nice yoksullar varken nefsimin beni yenmesi, lezzetli yemekler yemeğe götürmesi nasıl mümkün olabilir! Çevremde aç karınlar , susuzluktan yanmış ciğerler varken, geceyi nasıl tok olarak geçirebilirim !" Hz. Ali hak ve adalet adamı idi. Bu mesele de öyle ciddi idi ki , kendi çocuğunu zenci köle ile aynı seviyede görürdü.Mazlumların hakkını almak için kendi memurlarını sorgulayıp onlardan zalim olanları cezalandırıyordu.Bu yüzden şöyle buyurdu : " Benim yanımda güçsüz fakirler , azizdir; zalimler ise hakirdirler." Hz. Ali (a.s) Kendini Allah'ın karşısında sorumlu olarak görüyordu, hedefi adaleti icra etmekti. Sosyal adalete riayet ederdi.Hatta en yakınları ile başkaları arasında bir fark koymazdı.Akil O'nun kardeşi olmasına rağmen Beyt - ul maldan kendi hakkından fazla bir şey alamadı.".... Allah'a andolsun, ( kardeşim). Akili fakir olarak gördüm. Sizin malınızdan ( Beytül mal) üç kilo buğday istedi ve çocuklarını yüzleri solmuş zayıf bir halde gördüm benden ısrarla buğday istiyor du O' nun sözlerine kulak asıp dinimi satacağımı sandı .Sonra demiri kızartıp ibret alsın diye ona yaklaştırdım. Acıdan bağırdı, neredeyse onun sıcaklığından yanacaktı. Dedim Ey Akil , analar yasında ağlasın ! Sen bu küçük acıya dayanamayıp bağırıyorsun, benNasıl cehennem ateşine tahammül edeyim?" İmam Bakır (a.s) Buyurmuştur ki ".... Emir ' ul Muminın Ali (a.) Beş yıl yöneticilik yaptı ; bu müddet içerisinde bir tuğlayı bir tuğla ve bir kerpici bir kerpiç üzerine bırakmadı; her hangi bir araziyi kendisine tahsis etmedi; kendisinden sonra beyaz dirhem ve kızıl dinar miras bırakmadı." İfadelerini kaydetti.
Sariye TOPALOĞLU