Arıcılığın diğer yetiştiriciliklerden çok farklı bir meslek olduğunu belirten Avukat İbrahim Turan, “Arıcılık dünyada insanların ve tüm canlıların beslendiği iki türden biridir. Birincisi bitkisel ürünlerdir ikincisi hayvansal ürünlerdir. Arıcılık hem bir hayvansal üründür ikinci olarak bitkileri tozlaşan, devamını sağlayan bir unsurdur. Şöyle bir söz vardır arılar olmasa dünyanın ömrü 4 yıldır diye gerçekten böyle, hayat biter” şeklinde konuştu.

Dünyada birçok yere gittiğini belirten Turan Artvin’deki bal kalitesi ve şifa değeri bakımından dünyanın en önde gelen ballarından biri olduğunu söyledi. Artvin denilince aklına bal geldiğini belirten Turan, Artvin dışında yaşayan Artvinlilerin memleketine dönerek bilgisini, birikimini, sermayesini, tecrübesini Artvin'e bir katma değer olarak sunması gerektiğini söyledi.

Mudanya Artvinliler Dernek Başkanı olduğunu belirten Turan “Bursa'da olsun, İstanbul'da olsun ben aynı zamanda Mudanya Artvinliler dernek başkanıyım ki Mudanya'mızda da Artvin'in her ilçesinden hemşerimiz var onlarla da çok güzel bir şekilde diyalog kuruyoruz. Bursa Artvin Kafkas dernekleri federasyonu başkan yardımcısıyım, aynı zamanda federasyonumuz Türkiye Artvinliler konfederasyonu üyesidir orada da hemşerilerimiz var. Bizim yoğun olarak Bursa, İstanbul, İzmir, Ankara ve diğer illerde pek çok hemşerimiz ve akrabamız var” ifadelerini kullandı.

Turan yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı;

“Artvin Serhat bir ilimiz. Göğe bakan topraklar diyoruz ancak Artvin'de sürekli nüfus eksiliyor, artmıyor. Bundan 20-30 sene evvel nüfus neyse şu an belki de biraz daha aşağıda. Hemşirelerimiz Türkiye'nin pek çok yerindeler, öncelikle Artvin'den ilişkisine kesilmemesi lazım. Ben bunu ilgililere, yetkililere, siyasilere söyledim Artvin'le ilgili özel bir yasa çıkartılması lazım. Artvin Serhat ve elimizde nüfus artışı olmayan bir ilimizdir.

Artvin aynı zamanda maden kenttedir yalnız her ne kadar katma değeri yüksekse de olsa madenlerin çok büyük dezavantajları vardır. Maden bittiği zaman orada hayat bitiyor. Dünyada bunun örneklerini görüyoruz. En büyük endişemiz şudur ki; Madenler biterse Artvin'de biter böyle bir şey olmasın. Yetkililerin maden ile yaşamın dengesini kurması gerekiyor. Aksi takdirde madenci gelir madenini alır, çeker gider ortaya moloz yığınları, doğanın kendini 50, 100 sene de yenileyebileceği bir durum ortaya çıkabilir. Bu Artvin için büyük bir tehlikedir, Artvin'in stratejik bir değeri vardır. Artvin bir sınır kenti ve aşağıda nüfusları hızlıca çoğaldığı şehirlere komşudur. Artvin'in nüfusu artmıyor yalnız komşularının nüfusu senelerde orta vadede ve uzun vadede demografik yapısının değişmesini sağlayabilir.”

Arıcılığı kadınların da yapabileceğini belirterek şu ifadeleri kullandı;

“Mutlaka Türkiye'nin her yerinde özellikle Karadeniz'de, Doğu Anadolu'da baktığımız zaman bu işin içerisinde kadınlar var. Benim babam da arıcıydı ve yalnızca profesyonel aracılık yapacaksanız tek yetebileceğiniz bir şey değildir aile işletmesi olması lazım. Babam bu işi yaparken annem de bu işin içerisindeydi. Abim üniversiteyi okudu, ben üniversite okudum, kız kardeşim üniversite okudu ve bunlara rağmen bu işin içerisindeydi ailemize yardım ettik çok güzel ürünler aldık. Annem ve babam vefat etti yakın bir zamanda kız kardeşlerim ile beraber devam ediyoruz.

AÇÜ’den 29 Ekim’e Özel Anlamlı Gösteri AÇÜ’den 29 Ekim’e Özel Anlamlı Gösteri

Arıcılıkta olmazsa olmaz unsur eştir, kadındır, ailedir. Öyle olursa çok daha verim alınır çok daha güzel ve rahat üretim sağlanabilir. Teknik arıcılık yapmak lazım Artvin'de gördüğüm kadarıyla daha çok geleneksel arıcılık yapılıyor. İnsanlar aile ihtiyacını karşılamak için üç beş kovan ile yapıyor. Bunu ticari olarak yapmak gerekiyor, bunu profesyonel bir şekilde yapmak lazım. Bu işi yapmak isteyen ciddi kooperatiflere her zaman arı verebiliriz, kovan verebiliriz çünkü benim amacım zaten Artvin'e yaymaktır.

Köylerde yaş ortalaması 60 yaşın üzerinde. Arıcılık her mesleğe uygun bir uğraştır. İster öğretmen olsun ister memur olsun ister çalışan olsun dünyada bunun örnekleri de var. Büyük CEO’lar hobi amaçlı olsun arıcılık ile ilgileniyorlar. Ben arıcılığa beyaz yaka tarımcılık diyorum. İsterseniz takım elbise ile arıların yanına gidersiniz kontrolünüz yaparsınız ve işinize devam edersiniz. Arıcılık zorluğundan ziyade bilgi gerektirir. Artvin'in balı Türkiye'nin en kaliteli ballarının önünde geliyor bu yadsınamaz. Yakınımızda iller mevcut arıcılıklarla ilgilenen, isim yapmış iller. Ancak Artvin'in farklı florası var.

Çoruh Vadisi'nin ayrı bir iklimi var, Çoruh Vadisi'nin verdiği ayrı bir jeolojik yapılar var böyle olunca çok da farklı bitki çeşitleri var. 117 endemik bitki olduğu söyleniyor Artvin'de bunun haricinde yüzlerce binlerce bal veren bitkiler var böyle olduğunda da Artvin balı çok kaliteli oluyor. Artvin'de geleneksel arıcılık yapılıyor Artvin'de olması gereken profesyonel arıcılıktır. İnsanlar köyünde arıcılık yaparken sonrasında onları mezra'ya yaylaya getirmesi gerekiyor. Bunlar da gezgin arıcılığa giriyor.

Artvin bir ova değil dağlık bir alan götüreceğiniz yer çok zor olabilir. Burada arazi bulmak lazım bunun için de yetkililere gidip yolların elden geçmesi lazım. Çünkü nihayetinde bir nakliye yapacaksak taşıyacağımız ağrılar için yol olması lazım, ulaşım olması lazım. En önemlisi de Artvin'de bir arıcılık meslek yüksekokulu olması lazım. Her ne kadar çok güzel çalışmalar yapmakla birlikte tıbbi aromatik bitkiler bölümü Artvin Arıcılık Enstitüsü veya bölümü, Artvin'de üniversite öğrencilerine yönelik 2 yıllık bir meslek yüksek okulu olursa çok daha teknik ve bilimsel interneti kullanan, sanal ortamı kullanan arıcılar çıkar.

Bir ürün üretmekten ziyade bu ürün aynı zamanda pazarlamak çok da önemlidir. Ülkemizde isim yapmış pek çok marka vardır. Artvin'de de hala bunu yakalayamamışız. Çok düşük değerlerle bu balı satıyoruz. Artvin'de arıcılık ile uğraşanların bu işten para kazanması gerekiyor bu da katma değerin yüksek olması ile ilgili. Bizim şu an köylerimizde hakiki harcın balının değeri şu anki satılan 3 katı olması lazım. Köylerde biraz daha ucuza satılıyor çünkü satma imkânları yok. Köylüler bunu üretmiş 200 liradan 300 liradan satıyorlar maalesef. İstanbul'un hemen hemen her mahallesinde bahsettiğimiz balın ismi yazar ki anzer küçük bir yayladır. Bizim Bir köyün bir mezrasına bedeldir yüz ölçümü vardır anzerin. İsim yaptığı için bunu kullananlar çoktur ki bizim ürünümüzde Anzer Balından aşağı bir ürün değildir. Yeter ki öncelikle hemşerilerimiz sahip çıksın tüketsinler sonrasında ülkemizi tanıtalım.”

Ali Eray ÇELİK

Editör: Haber Masası