Son günlerde Türkiye kamuoyunu sarsan ve çok sayıda üniversite ile kamu kurumunu doğrudan ilgilendiren “diploma çetesi” iddiaları, ülkedeki eğitim sisteminin, akademik yapının ve kamu yönetiminin ne denli derin bir çürüme içinde olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Sahte diplomalarla akademik unvanların ve bürokratik kadroların dağıtıldığına yönelik ortaya çıkan belgeler, yalnızca bireysel suistimallerin değil; aynı zamanda organize ve sistematik bir yozlaşmanın göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Bu konuda yazılı bir açıklama yapan Eğitim Sen Artvin Şubesi, kamu hizmetlerinin siyasal ve kişisel rant ilişkilerine teslim edilmesini sert sözlerle eleştirerek, kamuoyuna yansıyan diploma skandalının tüm yönleriyle araştırılması ve sorumluların yargı önünde hesap vermesi gerektiğini vurguladı. Eğitim Sen Artvin Şube Başkanı Köksal Gümüş tarafından kamuoyuna okunan açıklamada, söz konusu skandalın akademiyi ve bürokrasiyi esir alan keyfi, denetimsiz ve liyakatsiz atama politikalarının bir sonucu olduğu ifade edildi.
E-imzaların kopyalanmasıyla sistemlere yetkisiz erişim sağlandığı, sahte diplomaların, sürücü belgelerinin ve kamu personeli kimliklerinin üretildiği iddialarıyla büyüyen skandal, aralarında doçent ve profesör unvanı taşıyan yüzlerce kişinin usulsüz biçimde akademik kadrolara atandığını ortaya koydu. Eğitim Sen, bu olayın münferit değil, kurumsal yapıları hedef alan organize bir suç düzeninin dışavurumu olduğunu belirtti.
Eğitim Sen Artvin Şubesi, yıllardır dile getirdikleri liyakatsiz atamaların, siyasi kadrolaşmanın ve denetimden uzak yönetim anlayışının kamu hizmetlerini işlemez hale getirdiğini, yalnızca akademinin değil; sağlık, yargı, bürokrasi gibi tüm kamu kurumlarının da benzer biçimde işlevsizleştirildiğini hatırlattı. Açıklamada, “Kamusal olan, kişisel ve siyasal çıkarların tasarrufuna sunulmaktadır” ifadeleriyle yaşanan yozlaşmaya tepki gösterildi.
Skandalın yalnızca bir sahtecilik meselesi değil, aynı zamanda toplumun geleceği olan gençlerin emeklerinin gasp edilmesi anlamına geldiğini belirten sendika, sahte diploma düzeninin bilimsel ve etik değerleri hiçe sayarak akademiyi itibarsızlaştırdığını ve bilgi üretme işlevini felce uğrattığını kaydetti. Açıklamada şu çarpıcı sorular yöneltildi:
– Bu skandala karışan kişilerin arasında siyasetçiler, bürokratlar, kamu yöneticileri var mıdır?
– Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bu konuda bir inceleme başlatmış mıdır?
– Diploması sahte çıkan kişilerin kamuda yürüttükleri görevler iptal edilecek midir?
– Gerçek bilgiyle, alın teriyle, emekle diploma alan öğrencilerin hakkını kim koruyacak?
Açıklamada, bu soruların yanıt bulmasının yalnızca mağdur edilen öğrenciler için değil, kamu vicdanı ve toplumsal adalet açısından da hayati öneme sahip olduğu vurgulandı. Eğitim Sen, sahte diplomaların yalnızca bireysel ahlaksızlıklar değil; neoliberal politikaların, özelleştirme baskısının ve siyasi kayırmacılığın sonucu olduğunu belirtti.
Eğitim Sen Artvin Şube Başkanı Köksal Gümüş’ün kamuoyuna sunduğu açıklamada, “Gerçek diploma; emekle, bilimle, mücadeleyle alınır. Bu ülkede her türlü baskıya rağmen hâlâ gece gündüz çalışan, sınavlara hazırlanan, üniversitelerde direnen yüz binlerce genç var. Onların hakkını sahtecilikle gasp edenlerin karşısında durmak hepimizin sorumluluğudur” denildi.
Açıklamanın sonunda Eğitim Sen, konunun tüm yönleriyle soruşturulmasını, siyasal bağlantıların açığa çıkarılmasını ve kamuoyunun eksiksiz biçimde bilgilendirilmesini talep etti. Açıklama, kamu yönetiminde şeffaflığın ve hesap verebilirliğin sağlanmadığı her durumda suç şebekelerinin devletin en hayati yapıları içinde yer edinmesinin kaçınılmaz olduğuna dair güçlü bir uyarı niteliği taşıyor.
Eğitim Sen’in çağrısı yalnızca bir sendikal tepki değil, kamu hizmetlerinin onurunu ve toplumun adalet duygusunu koruma adına yükseltilmiş bir toplumsal ses olarak değerlendiriliyor. Yaşanan skandalın, Türkiye’nin akademik ve kamusal yapılarında güvenin yeniden tesis edilebilmesi için bir dönüm noktası olup olmayacağı ise önümüzdeki süreçte atılacak adımlarla netleşecek.