58 yaşındaki Türkan Altun’un hayatını kaybetmesi, geride sadece bir yas değil, aynı zamanda sağlık sistemine yönelik sert eleştiriler bıraktı. Eşinin ölümünün ardından konuşan Osman Altun, yaşanan sürecin yalnızca bireysel bir trajedi olmadığını, sağlık politikalarının ve uygulamalarının çarpıklığının bir sonucu olduğunu dile getirdi. Altun, yaşananlara dair hem hukuki girişimlerde bulundu hem de kamuoyunun vicdanına seslendi.
Eşinin ölümünde sağlık sisteminin çöküşünün ve sağlıkta performans uygulamasının etkili olduğunu savunan Altun, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
“1 Ocak Çarşamba günü eşim Türkan Altun ayakta, kendi imkânlarıyla kalp krizi şüphesiyle Borçka Devlet Hastanesi’ne başvuruyor. Ancak burada gerekli müdahale yapılmayarak Artvin Devlet Hastanesi’ne yönlendiriliyor. Artvin Devlet Hastanesi ise performans sistemi gereği adeta hastayı bloke ediyor. Saat 16.00’da Borçka’dan yola çıkan eşim, Artvin Devlet Hastanesi’nde saat 20.54’te ancak muayene olabiliyor. Bu dört saatlik gecikme sırasında hiçbir etkili müdahale yapılmadı.”
Osman Altun’un iddiasına göre, Artvin Devlet Hastanesi’nde Türkan Altun’a beyin kanaması teşhisi konuldu. Saat 23.00 sularında anjiyo işlemine alınan Altun, sabaha karşı kalp durması yaşadı ve kalp masajıyla yeniden hayata döndürüldü. Kalbinde biriken sıvı boşaltıldı. İlk anjiyo başarısız olunca ikinci bir anjiyo yapıldı. Bu süreçte aşırı dozda kan sulandırıcı ilaç kullanıldığını belirten Osman Altun, “Bu ilaçlar doğrudan beyin kanamasına neden oldu. Hastanede beyin cerrahı bulunmamasına rağmen bu işlemlerin yapılması tıbben kabul edilemez. Bu, insan hayatına kastetmektir” dedi.
Osman Altun, ilk başta hiçbir yere sevk edilemeyeceği söylenen eşinin, doktorun durumu kavramasının ardından Rize Recep Tayyip Erdoğan Araştırma Hastanesi’ne sevk edildiğini ancak burada da beyin kanamasının durdurulamadığı için cerrahi müdahale yapılamadığını belirtti. Türkan Altun, kısa bir süre sonra hayatını kaybetti.
Altun’a göre Artvin Devlet Hastanesi’nde yapılan müdahaleler sorumsuz, ciddiyetten uzak ve bilinçsizdi. Performansa dayalı sistemin hasta bakımını maddi çıkar üzerine kurduğunu iddia eden Altun, “Artvin’de beyin cerrahı yokken anjiyo işlemleri yapılıyor. Bu, tıbben sakıncalıdır. Siyasi çıkarlar uğruna sözde doktor bulundurmak, eksik eğitimli sağlıkçılarla hastaya yanlış tedavi uygulamak insanların ölümüne sebep oluyor” dedi.
Türkan Altun’un vasiyeti üzerine organlarını bağışlamak istediklerini ifade eden Osman Altun, sağlık sistemindeki düzensizlik ve koordinasyonsuzluk nedeniyle bu isteği bile gerçekleştiremediklerini belirterek, “Organ bağışı bile yapılamadı. Eşimin son dileği yerine getirilemedi” dedi.
Osman Altun, yaşananlarla ilgili hukuki süreci başlattığını ve suç duyurusunda bulunduğunu söyledi. Türkiye’de sağlık sisteminin çökme noktasına geldiğini savunan Altun, Suriyeli sağlıkçıların denklik sorunu çözülmeden sisteme dahil edilmesini de eleştirdi. “Suriyeliler birinci sınıf vatandaş, Türkler ikinci sınıf hale geldi. SMA hastaları tedavi olamıyor. Bu ülkede sağlıktan, adaletten ve insanlıktan bahsetmek mümkün değil” diyerek sağlık sistemine duyduğu güvensizliği dile getirdi.
58 yaşında hayatını kaybeden Türkan Altun’un ölümünün ardından, Osman Altun’un kamuoyuna yaptığı bu açıklamalar, sağlık politikalarının ve uygulamadaki aksaklıkların bir kez daha sorgulanmasına neden oldu.
