Basın açıklamasını Emekli Hakları Meclisi adına Muzaffer Özkan okudu. Özkan, emeklilerin yaşadığı ekonomik ve sosyal sorunlara dikkat çekerek, uygulanan politikaların halkı yoksulluğa ve çaresizliğe sürüklediğini belirtti.
Özkan, “ Halkevci emekliler olarak ülkemizde uygulanan yağma ve talan politikalarının yaşamımızı çekilmez hale getirdiğini haykırmak için bugün burada sizlerle birlikteyiz. Her sabah kalktığımızda "Bunu da mı görecektik" diye öfke seline kapılıyoruz. Açlığımızı, yoksulluğumuzu sağlık ve barınma konusunda yaşadığımız sorunları unuttuk. Ama unutmadığımız bir şey var: yaşadığımız sorunların kaynağı, sermaye tarafından bizlere dayatılan zam, zulüm, işkence savaş ve yağma politikalarının dayatılmasındandır. Ülkemizde asgari ölçüde düzgün yürüyen bir alan yoktur. Ormanlarımız cayır cayır yanıyor. Sularımız ve meralarımız madenci haydutlar tarafından kirletiliyor. Yüz bin hükümlüyü barındıracak cezaevlerine dört yüz binin üzerinde hükümlü balık istifi biçiminde tıkılıyor. Emekçilerin, yoksulların ve onurlu insanların aleyhine işleyen yargı ve bürokrasi günden güne baskısını artırıyor.
İsrail Emperyalizminin kanatları altında bölge haklarına kan kusturması, ülkemizin bir baştan bir başa alev topuna dönüşmesi, sermayenin sınıfsal çıkarlarını garanti altına almaktan öte bir amaç taşımıyor. Emekliler olarak geçmişten bugüne yarattığımız değerler yöneticilerin ve güç odakların kasalarına faiz olarak akıtılıyor. İşçiler, emekliler, kadınlar, gençler sadece ayakta kalabilmek için, karınlarını doyurabilmek için gece gündüz çırpınıyorlar. Çayda, fındıkta, narenciyede, sütte ve hububatta yoksul halk bir sabah uyandığında elinde ve avucundakilerin uçtuğunu görüyor. Geçmişten bugüne bu olumsuz gidişata direnen yoldaşlarımız; Fikri Sönmezler, Kazım Koyuncular, Metin Lokumcular, Reşit Kibarlar akıl almaz insanlık dışı yöntemlerle topraklarından ve sevdiklerinden koparılıyorlar. Fındıklı'da toplumcu belediyeciliği yeşertmeye çalışan Ercüment Cervatoğlu aynı nedenlerle sermayenin elleri kirli maşaları tarafından saldırıya uğruyor.
Peki dostlar bütün bu olmusuzluklarda biz emeklilerin kusuru yok mu? Geldiğimiz noktada biz Halkevci Emekliler bu soruya yanıt vermeye çalışıyoruz. Geçmişte görevlerimizi ve ödevlerimizi iyi yapamadığımız ortaya çıkıyor. Bugün de güçlü bir emekli hareketi ve caydırıcı bir örgütlenme yaratamadığımız açık açık görülüyor. Uzun süredir çalışmalarını yürüttüğümüz Emekli Meclisi Örgütlenmesiyle bu tarihsel sorumluluğu yerine getirmeye karar verdik. İlk derlenip toparlanmayı bu topraklardan doğru başlattık. Önceliğin kendi potansiyel gücümüzü açığa çıkarmak olduğunu kavradık. Uzun yıllardır yarattığımız deneyim ve birikimimizi, bugünün gereksinimi doğrultusunda güncelleme görevi ile karşı karşıyayız. Bu zemin üzerinden bir emekli hareketine önderlik edecek nitel ve nicel gücümüz vardır. Eğitim, mücadele ve örgütlenme yol yöntemiyle sokağı öncelediğimizde tüm emeklilerin gönlünde taht kuracağımıza inanıyoruz. Emeklilerin örgütlenmesi, tabanı mücadeleye katan doğru bir sendikal anlayışla ele alınmadığı için bugünkü dağınıklık ve parçalanmışlığı yaşıyoruz. Bu parçalı yapılar arasındaki polemiklere taraf olmak yerine, tüm parçaları emeklilerin ortak çıkarları doğrultusunda birleştirecek bir anlayışı uygulamaya çalışıyoruz. Adı sendika olsun olmasın tüm parçalar ve yürüyeceğimizi ilan ediyoruz. Bugün için emekli arkadaşlarımıza adres yapılarla birlikte olarak görebileceğimiz bir adres yoktur. Bu adresi mücadele içerisinde hep birlikte örgütleyeceğiz” ifadelerine yer verdi.
