HOPA

“İklim Yasası Felakettir” Paneli Düzenlendi

Hopa’da CHP Hopa İlçe Başkanlığı tarafından “İklim Yasası Felakettir. Toprağına, Suyuna, Ormanına Sahip Çık!” çağrısıyla bir panel düzenlendi

Abone Ol

Hopa Parkı’nda gerçekleştirilen panele Hopa Belediye Başkanı Utku Cihan, Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Çervatoğlu, Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu ve Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan katıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan CHP Hopa İlçe Başkanı Şükrü Aydemir, doğa ve yaşam alanlarına karşı tehdit oluşturan yeni yasal düzenlemelere dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: “Son bir ayda ülkemizin tüm doğal varlıklarını; ormanları, meraları, tarım alanlarını, zeytinlikleri, su havzalarını hızla madencilerin ve enerji şirketlerinin önüne serecek olan, kamuoyunda ‘süper izin yasası’ olarak bilinen 7554 sayılı Kanun ile 7552 sayılı İklim Kanunu’nu konuşacağız. Bu yasalar, anayasa ve mevcut yasalarla koruma altına alınmış sahalarımızı adrese teslim şekilde şirketlere sunmakta. Bu düzenlemeler, doğayı ve hukuku katlederek bölgemizi yaşanmaz hale getirecek. Artvin ve Rize bu süreçten en fazla etkilenecek iller olacak. Bu yüzden mücadeleyi daha güçlü ve birleşik şekilde sürdürmeliyiz.”


Panelde konuşan Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, “Bu yasa, kamu ya da özel sektörün her türlü denetiminden muaf projelere yol açıyor. ÇED süreçlerinin ve resmi incelemelerin önüne geçilmesi amaçlanmış. Yasanın çıkmasından önce yabancı bir maden şirketinin CEO’su, ‘Maden Kanunu’nda değişiklik yapılacak’ diyerek adeta bu yasanın habercisi olmuştu. Bu yasa, madencilik ve enerji yatırımlarını kolaylaştırırken çok sayıda diğer kanuna ve anayasa hükümlerine aykırı. Hükümet, bu düzenlemeyi kamu yararı için yaptığını söylese de, gerçekte yalnızca şirketlerin yararına hizmet ediyor.”


Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan ise Artvin’in yıllardır doğa talanına maruz kaldığını vurguladı: “Artvin, Türkiye’nin en yaşanabilir illerinden biriydi. Ancak son yıllarda bu özelliğini kaybetmeye başladı. Cerattepe direnişiyle tanınsak da, Artvin’in daha birçok çevresel sorunu var. Barajlar, HES projeleri, orman kesimleri, dere ıslahları gibi uygulamalarla coğrafyamız sistematik olarak yok ediliyor. Bu son yasa ise durumu daha da vahim hale getiriyor. Artvin'de en verimli topraklarımızı Yusufeli Barajı ile kaybettik. Köylerimiz insansızlaştı. ‘En çok yatırım alan il’ olarak gösterilmemize rağmen, geçtiğimiz yıl ‘en fakir il’ ilan edildik. Bu çelişki, aslında en çok yok edilmek istenen il olduğumuzu gösteriyor.”
Hopa Belediye Başkanı Utku Cihan ise, yasanın kurum görüşlerini devre dışı bıraktığını belirtti: “Süper izin yasası olarak anılan bir yasa var ortada. Karadeniz bölgesi, yıllardır sayısız yıkım ve tahribat projesiyle karşı karşıya kaldığı için bu duruma oldukça alışkın. Karadeniz Sahil Yolu projesiyle başlayan süreç, dolgu alanlarıyla devam etti. Vadileri bölen HES projeleri, nükleer santraller ve termik santral projeleriyle devam etti. Bu projelere ek olarak çok hızlı ve vahşi bir şekilde yürütülen madencilik faaliyetleri de bölgeyi ciddi şekilde tehdit ediyor. Bugün Artvin’in %71’i, Hopa’nın ise %86’sı maden arama sahası olarak ilan edilmiş durumda. Maalesef bu tehditler, Karadeniz’in pek çok alanında doğal varlıkları tehlikeye atmaya devam ediyor. Karadeniz’de sıfır noktasındaki balık üretim çiftliklerinden, en tepedeki “yeşil yol” projelerine kadar tüm alanlar, bu vahşi projelerle saldırı altında. Son dönemde kabul edilen yasa, bu tehditlerin en önemli araçlarından biri haline geldi. Bu yasa öyle hızlı, öyle bilinçli ve öyle aceleyle hazırlandı ki, adeta “şirketlerin taleplerini nasıl hızla yerine getiririz” mantığıyla maddeler halinde oluşturuldu. İsmi bile olmayan bu düzenleme, torba yasa şeklinde Meclis’ten geçirildi. Süper izin yasası, ÇED süreçlerini ve imar planı onaylarını devre dışı bırakan bir yapı getiriyor. Yani devlet, bu yasa ile kendi kurumlarını ve kendi kurallarını ortadan kaldırıyor. Normalde bir proje için ÇED raporu alınırken ilgili bakanlıklardan örneğin Tarım veya Orman Bakanlığı gibi görüş istenir. Bu görüşlerle projenin tarım alanına, ormana ya da başka bir hassas bölgeye zarar verip vermeyeceği değerlendirilirdi. Ancak bu yasa ile birlikte, artık bu kurum görüşlerine dahi gerek duyulmaksızın izin verilebilecek hale gelindi. Aynı şekilde imar planı süreçlerinde de değişiklik yapıldı. Enerji Bakanlığı’na, Türkiye genelinde hatta belediye yetki alanları içinde dahi herhangi bir bölgede plan yapma ve süreci yürütme yetkisi verildi. Böylece, daha önce kaçak veya yasa dışı olarak yapılmış enerji üretim tesisleri de bu yasa ile yasal hale getirildi. Bu durum aynı zamanda bir tür imar affı anlamına geliyor. Biz bu sürece karşı hukuk mücadelesi yürütüyoruz. Ancak ne yazık ki buna “hukuk mücadelesi” demek de artık çok zor. Çünkü, Ercüment Başkan’ın da ifade ettiği gibi, Türkiye genelindeki belediye başkanları adeta tutsak edilmiş durumda. Bu şartlar altında hukuktan bahsetmek ne yazık ki mümkün değil.”
Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Çervatoğlu da çevre mücadelesinin yalnızca teknik bir mesele değil aynı zamanda yaşam hakkı meselesi olduğunu vurguladı: “Çevre, sadece çöp toplamak veya su sağlamak demek değil. Yaşam alanlarımız tehdit altında. Demokrasiye ihtiyaç duymayan bir rejim inşa edilmek isteniyor. Biz Fındıklılar olarak ve bireyler olarak, bu gidişata karşı durmamız gerektiğine inanıyoruz. Yaşam alanlarımızı savunmak boynumuzun borcudur. Eğer bu topraklar bize emanet edildiyse, gerekirse bedenlerimizi bu topraklar için ortaya koymaktan da çekinmeyeceğiz.”
Panel, katılımcıların yoğun katılımı ve sorularının yanıtlandığı bir soru-cevap bölümüyle sona erdi.