SİYASET

"İşçi sınıfı örgütlüyse güçlüdür"

TKP İl Başkanı Semra Yavuz Kavaz, 15-16 Haziran Direnişinin 53’üncü yıldönümü neden ile yayınladığı yazılı açıklamada “Bugün işçi sınıfının laik, eşit, bağımsız bir ülke için iş yerlerinde, mahallede örgütlülüğünü güçlendirme zamanıdır” dedi

Abone Ol

Türkiye Komünist Partisi (TKP) İl Başkanı Semra Yavuz Kavaz, ülke tarihinin en büyük işçi ayaklanması 15-16 Haziran Direnişi’nin 53’üncü yıldönümü ile ilgili yazılı basın açıklaması yayınladı.

Direnişin fitilini ateşleyen nedenin sermaye sınıfının işçi sınıfının örgütlülüğünü engelleme girişimi olduğuna dikkat çeken Kavaz, “Yarım asır önce bu toprakların işçileri, sermaye sınıfına ve onların düzen partilerine büyük bir ders verdi ve işçilere rağmen karar alınamayacağını gösterdi. Tam da bugün olması gerektiği gibi” ifadelerini kullandı.

53 yıl önceki kalkışmanın işçilerin ayağa kalktığında haklarını alabileceğini gösterdiğini belirten Kavaz, “Bugün işçi sınıfının laik, eşit, bağımsız bir ülke için iş yerlerinde, mahallede örgütlülüğünü güçlendirme zamanıdır. Böyle bir ülke işçilerin mücadelesi ile gelecek” diye belirtti.

TKP İl Başkanı Semra Yavuz Kavaz’ın açıklamasının tamamı şöyle:

“Bundan tam 53 yıl önce işçiler, patronların saldırısına karşı ayağa kalktılar.

Türkiye tarihinin en büyük işçi ayaklanmasının fitilini ateşleyen neden, sermaye sınıfının yükselen işçi sınıfı örgütlülüğünü engelleme girişimiydi. İşçi sınıfının örgütlenme hakkını hedef alan yasanın CHP ve Adalet Partisi oylarıyla meclisten geçmesi üzerine işçiler iş yerlerinden İstanbul ve Kocaeli’nin merkez semtlerine ve meydanlarına doğru yürüyüşe geçti. Ülkenin en uzun iki günüydü. Bazı patronlar ‘devrim olacak’ korkusuyla yurt dışına kaçtı.

İşçiler ‘Biz buradayız’ dedi, ‘Geleceğimizde bizim de sözümüz olmalı!’

15-16 Haziran direnişi tarihimizde özgün bir yere sahip. O gün işçiler kimilerinin dediği gibi provokasyona gelmeyip evlerinde otursalardı haklarını kaybeder, patronlara boyun eğmiş olurlardı.

Yarım asır önce bu toprakların işçileri, sermaye sınıfına ve onların düzen partilerine büyük bir ders verdi ve işçilere rağmen karar alınamayacağını gösterdi.

Tam da bugün olması gerektiği gibi…

Ancak aradan geçen sürede işçi sınıfının örgütlülüğü sosyal demokrasinin yükselişiyle, darbelerle, sermayenin saldırılarıyla zayıflatıldı veya engellendi, patronlarla işçiler arasındaki taraflaşma ortadan kaldırılmak istendi.

‘İşçi-patron ayrımı mı kaldı?’ deniyordu ancak emekçilerin yaşadığı sorunlar ve eşitsizlikler çığ gibi büyümeye devam etti. Bir avuç patron ülke kaynaklarının üstüne yerleşti, emekçiler büyük bir yoksullukla karşı karşıya kaldı.

Fabrikalar, madenler, limanlar yerli ve yabancı tekellerin eline geçti. Ülke NATO ve ABD üsleri ile doldu.

Ülke tarikatlara, şeyhlere, yobazlara teslim edildi.

Bu tahribatın büyük kısmı AKP iktidarı döneminde yaşandı. Bu tablo karşısında etkili bir mücadele için gerekli olan gerçek taraflaşma ise düzen siyasetinin aktörleri tarafından durmadan silikleştirildi. Emekçi halkın öfkesi seçimlere ve meclise sıkıştırıldı. Son süreçte düzen siyaseti Erdoğan destekçileri ve Erdoğan karşıtları diye ikiye bölünürken iki taraf da ‘aynı gemideyiz’ düşüncesini güçlendirmek ve işçi sınıfının direncini zayıflatmak için elinden geleni yaptı.

Oysa bu eşitsizliği ortadan kaldırabilecek, ülkenin kaynakları üzerinde sermayenin ve uluslararası tekellerin varlığına son verebilecek, tarikatların karanlığını yırtıp atabilecek olan yalnızca işçi sınıfının örgütlü mücadelesidir ve bu mücadelenin tarafları nettir.

53 yıl önce ‘Gücümüz Birliğimizden Gelir’ pankartıyla yürüyen işçilerin mücadelesi bu nedenle hala patronların korkulu rüyası olmaya devam ediyor.

Emekçi halkın örgütlülüğü eşit ve özgür bir ülkenin habercisidir. Aradan geçen onca yılın ardından işçi sınıfının elde ettiği kazanımlara ve birikime patronların saldırısı artarak devam ederken ancak böyle bir örgütlü güç bu saldırıyı durdurabilir.

53 yıl önce işçilerin büyük kalkışması işçilerin ayağa kalktığında haklarını alabileceğini gösterdi. Bugün işçi sınıfının laik, eşit, bağımsız bir ülke için iş yerlerinde, mahallede örgütlülüğünü güçlendirme zamanıdır.

Böyle bir ülke işçilerin mücadelesi ile gelecek.”

Yaşasın 15-16 Haziran işçilerin büyük direnişi!

Ali Eray ÇELİK