Cumhuriyet Halk Partisi Hopa Kadın Kolları Başkanı Saime Su, Türk Medeni Kanunu’nun kabul edilmesinin kadının insan hakları açısından dev bir adım olduğunu belirtti.

Hopa Kadın Kolları Başkanı Saime Su, Hopa Parti binasında yaptığı açıklamada 17 Şubat 1926’da kabul edilen Medeni Kanunun 4 Ekim 1926’da yürürlüğe girdiğini aktardı.

Medeni Kanunun kadın erkek eşitliğinin sağlanması, aile yapısını toplumsal hayatın çağdaş kurallara göre düzenlenmesi açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekti.

81 İlde eş zamanlı düzenlenen basın açıklamasında Hopa Kadın Kolları Başkanı Saime Su, “Bilindiği gibi Cumhuriyetimizin kuruluşuyla birlikte egemenlik hakkı halka geçmiştir. Bu, çığır açan bir devrimdir. En büyük ikinci devrim ise eşit yurttaşlık hakkıdır. Eşit yurttaşlık hakkı laik düzen içinde kurulmuştur. 17 Şubat 1926’da kabul edilen Medeni Kanun, 4 Ekim 1926’da yürürlüğe girmiştir. Kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte eğitimde, toplumsal, kültürel, ekonomik ve siyasal yaşamda kadınlar ve erkekler eşit haklara sahip olmuştur. Erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanmaya ilişkin düzenlemeler kaldırılarak, evlilikte resmi nikâh zorunluluğu, tek eşle evlilik esası getirilmiştir. Kadınlara boşanma hakkı, velayet hakkı ve malları üzerinde tasarruf hakkı, mahkemede tanıklık yapma, eşit miras hakkı tanınarak; kadın-erkek eşit hale getirilmiştir” dedi.

SOL Parti’den 1 Mayıs Çağrısı SOL Parti’den 1 Mayıs Çağrısı

Saime Su, 1926’da çıkarılan Medeni Kanun laikliği esas aldığını, din kurallarının değişmezliğini vurguladığını, hukuk kurallarının ise toplumsal ihtiyaçlara göre değişmek zorunda olduğunu belirterek laikliğin 11 yıl sonra 5 Şubat 1937'de Anayasa’ya girdiğini aktardı.

Whatsapp Image 2024 02 09 At 14.36.41

“Kadının İnsan Hakları ve Laiklik Büyük Tehdit Altında”

Su açıklamasının devamında şu sözleri dile getirdi “Kanunun görüşüldüğü gün, dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt Meclis’te şunları dile getirmiştir: “Türk tarihinin, bendenizin anlayışına göre, en hazin siması Türk kadınıdır. Yeni tasarının aile teşkilâtı ve miras hükümleri şimdiye kadar istenildiği zaman kolundan tutularak bir esir gibi yerden yere vurulan, fakat ta ezelden hanım olan Türk annesini lâyık olduğu saygın mevkiye getirecektir.”

“Türk Medeni Kanunu tarih içinde değişikliğe uğramıştır. Kadınların örgütlü mücadelesi ve azmi sonucunda 2002 yılında Medeni Kanun daha da güçlendirilmiş, aile hukuku bölümü yeniden düzenlenmiştir. 1992 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen “evli kadının çalışabilmesini kocanın rızasına bağlayan madde” Türk Medeni Kanunu’ndan kaldırılmıştır. “Aile reisliğine” dayanan aile modeli yerine, “eşitlik” ilkesine dayalı aile modeli getirilmiştir. Eşit mal paylaşımı ve nafaka ile ilgili gerekli adil düzenlemeler eklenmiştir. Evlenme yaşının, kadın ve erkek için 18 yaşından gün alma koşuluna bağlandığı yasada, evlilik dışı çocuklar da evlilik içi çocuklarla eşit haklara sahip olmuştur. “Onur kırıcı davranış” eşler için boşanma nedeni sayılmıştır. Ayrıca “edinilmiş mallara katılma rejimi”, yasal mal rejimi haline gelmiştir. Böylece, aksine bir sözleşme yapılmadığı takdirde, eşlerin evlilik birliği içerisinde edindikleri mallara diğer eş ortaktır”

“Eşitliğe inanmayanların yönettiği ülkemizde, kadının insan hakları ve laiklik büyük tehdit altındadır. İktidar, durmadan kadınların canları pahasına bedel ödeyerek kazandıkları haklara gözünü dikmektedir. İstanbul Sözleşmesini fesheden, 6284 no’lu kadını şiddetten koruyan yasayı budamaya kalkan AKP’nin yeni hedefi; Medeni Kanun’dur. Gelenek haline getirdiği “Torba Yasa” uygulaması ile biz kadınların haklarını bir torbaya doldurup çöpe atabileceğini sanmaktadır. Oysaki çok yanılmaktadır. İktidar, yine algı yönetimi peşindedir. Boşanmalara erkekler açısından bakmakta ve boşanan kadınlara ödenen yoksulluk nafakasının erkekleri mağdur ettiğini iddia etmektedir.”

“Sil Baştan Diyenleri Siyasetten Sileceğiz”

Saime Su, “bütün kadın örgütleri ve demokrasi bileşenleriyle tek ses oluyoruz” diyerek Medeni Kanunu üzerinde virgül oynatmalarına izin vermeyeceklerini dile getirerek “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, 26 Temmuz 2023 tarihinde yaptığı açıklamada "Ben süresiz nafaka konusunu önemsiyorum. Mağdur olan erkeklerimiz varsa onun da yanındayız" diyerek kadınların değil erkeklerin yanında yer aldığını açıkça itiraf etmiştir. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise 6 Kasım 2023 tarihinde bu söylemi bir adım öteye taşımış ve evliliklerde süresiz nafakanın hakkaniyete uygun olmadığını iddia etmiştir. Oysaki süresiz nafaka yoktur. Bakan nafakanın verilme şartlarını elbette çok iyi bilmektedir”

“Torba yasada yer alacağı belirtilen düzenlemelerden birisi de boşanmaların hızlandırılmasına yöneliktir. Her alanda davaların çok uzun sürdüğü Türk yargı sisteminde, bu vaat kulağa çok hoş gelmektedir ancak gerçek hayatta bu uygulama, çubuğu elimizde kalacak bir elma şekeridir. Boşanma erkekler açısından kolaylaşacak, kadınlar haklarını alamayacaklardır. Anlaşmalı boşanmalarda bile çoğu kadın psikolojik şiddet görmektedir. Dillerine pelesenk ettikleri bir başka konu ise aile arabuluculuğudur. Oysaki boşanmalarda arabuluculuğa gerek yoktur, hâkimin sulh yetkisi vardır. Kaldı ki boşanmak isteyen kadınlar, adliyede bile öldürülmektedir. Arabulucu tarafından uzlaştırılmak üzere bir araya getirildiğinde, kadının can güvenliği yoktur. Ayrıca arabuluculuk sistemi aile hukukunda uygulanmaz. Altında imzamız olan CEDAW yani; Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi de bunu şart koşar”

Bugün sadece 81 il, 973 ilçede tek ses olmuyoruz. Bütün kadın örgütleri ve demokrasi bileşenleriyle ile tek ses oluyoruz. Ailede eşitlikten, toplumda eşitlikten vazgeçmiyoruz. Medeni Kanun’u değil sil baştan yazmak, üzerinde virgül oynatmalarına dahi izin vermeyeceğiz. Medeni Kanun’u yok sayan, Cumhuriyet değerlerine düşman olup şeriat çağrısı yapanlara asla geçit vermeyeceğiz. Hem Meclis’te hem de sahada direneceğiz. Örgütlü gücümüzle ve kadın hareketiyle kenetlenerek mücadeleyi büyüteceğiz. Medeni Kanun için sil baştan diyenleri siyasetten sileceğiz” ifadelerine yer verdi.

Ayla ALKAN

Editör: AYLA ALKAN