Şavşat’a bağlı Maden (Bazgiret) Köyü’nde yeniden başlatılmak istenen madencilik faaliyetleri köylülerin ve çevre örgütlerinin tepkisine neden oldu. Köyde düzenlenen bilgilendirme toplantısında konuşan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu ve Yeşil Artvin Derneği Başkanı Neşe Karahan, faaliyetlerin hem doğaya hem de bölgenin sosyal yaşamına büyük zarar vereceğini vurguladı. Toplantıda ayrıca madencilik için gösterilen belgenin sahte olduğu iddia edildi.

Yeşil Artvin Derneği Başkanı Neşe Karahan, köydeki faaliyetler için sunulan Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEK) onaylı izin belgesinin aslında geçersiz olduğunu söyledi. Karahan, belgeyi incelediklerinde bunun daha önce dava edilen ve kesinleşmiş bir “ÇED gerekli değildir” kararına dayandığını, bu nedenle şirketin yeniden başvuru yapması gerektiğini belirtti. Karahan, “Belgeyi e-devlet üzerinden kontrol ettiğimizde hiçbir kayıt bulamadık. Bir başvuruda ‘faaliyetleri durdurulmuş’ yazıyor, diğerinde ise belgeye rastlanmıyor. Peki, bu izin kimin izni? Aslında bir izin yok. Sahte diploma gibisinden sahte belge üretmeye başlamışlar” dedi.

Toplantıya katılan köylüler de madencilik faaliyetlerinin yalnızca doğayı değil, köyün ekonomik ve kültürel yapısını da tehdit ettiğini ifade etti. Bir köy sakini, “Onları bu dereye sokmayacağız. Başka yolu yok” sözleriyle kararlılığını ortaya koydu. Köylüler, bu süreçte dayanışma içinde hareket edeceklerini belirtti.

Pazarda Hayat Pahalılığı İsyanı
Pazarda Hayat Pahalılığı İsyanı
İçeriği Görüntüle

Şavşat’ta Sahte İzin Belgesi İddiasıMaden Köyü’nden Ayvaz Işık, yaşanan süreci “Toplumumuz son yıllarda ekonomik, kültürel ve siyasal anlamda büyük sorunlar yaşıyor. Bunun sonucunda uluslararası sermaye, yerüstü ve yeraltı kaynaklarımızı talan etmeye başladı. Biz de bundan nasibimizi alıyoruz. Derelerimize el konuldu, ormanlarımız talan ediliyor, yaşama alanlarımız tahrip ediliyor. Bu yıkımları yaşamamak için dayanışma içinde olmak zorundayız” sözleriyle değerlendirdi.

Toplantıda konuşan Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu ise madencilik faaliyetlerinin küresel boyutuna dikkat çekti. Kurdoğlu, maden zengini ülkelerin açlık sorunuyla boğuştuğunu hatırlatarak, “Dünyada madeni en çok olan bölgeler Afrika’nın güneyine kadar uzanıyor; altın, gümüş, bakır, elmas gibi madenlere sahipler. Peki, açlık haritasına baktığınızda, bu haritalar bire bir örtüşüyor. İlginç değil mi? Maden olduğu halde neden o ülkeler kalkınamıyor? Çünkü burada çıkan madenin çok küçük bir kısmı o ülkeye kalıyor; kalanını şirketler kendi ülkelerindeki fabrikalara götürüyor. Bu sistem zenginlik üretmez; sömürür” dedi.

Kurdoğlu, Maden Köyü’nün geleneksel yapısıyla bugüne kadar bölgeyi koruduğunu, bunun devlet tarafından takdir edilmesi gerektiğini söyledi. Ancak olası bir izin verilmesi durumunda çok geniş çaplı bir madencilik faaliyetine kapı aralanacağını belirten Kurdoğlu, “Ruhsat alanı bin 980 hektar diye gösteriliyor; raporda ise 22 hektar yazıyor. Bu doğru değil; bu hem devleti kandırmaktır hem de burada yaşayan insanları kandırmaktır” ifadelerini kullandı.

Toplantıda dile getirilen görüşler, köylülerin ve çevre örgütlerinin yeniden başlayacağı öne sürülen madencilik faaliyetlerine karşı ciddi bir direniş hazırlığında olduğunu ortaya koydu. Bölge halkı, sahte izin iddiasını da gündeme taşıyarak hukuki yollara başvurmaya hazırlanıyor.

Muhabir: Ali Eray ÇELİK