Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’nun “Dumansız Şehir” ilan ettiği Artvin’de çalışmalar hız kazandı. Bakan Memişoğlu’nun çağrısı üzerine İl Sağlık Müdürü Dr. Yunuz Arslan, “Artvin’in Dumanı Varken, Başka Dumana Gerek Yok” sloganıyla ilk adımları atarken, Gazeteci Şendoğan Yazıcı, konu ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Artvin’in “Türkiye’nin ilk sigarasız şehri” ilan edilmesini eleştiren gazeteci Şendoğan Yazıcı, uygulamanın göründüğü gibi masum bir halk sağlığı hamlesi olmadığını savundu. Yazıcı, “Bu karar, özgürlüklerimizi sınırlandırmanın provasıdır. Yasak, sigara üzerinden başlar; yarın sofranıza, ertesi gün özel hayatınıza kadar uzanır. ‘Sizin iyiliğiniz için’ denilerek sunulan her düzenleme, bireyin kendi hayatı üzerindeki hakkını biraz daha törpüler. Bu, sağlıktan çok itaat üretme projesidir” dedi.

Yazıcı, devletin vatandaşına yaklaşımını “Baba Devlet” anlayışıyla tanımlayarak, bu yaklaşımın bireyi reşit olmayan bir çocuk gibi gördüğünü ifade etti. Ona göre, bu model vatandaşın yaşam alanını daraltan, koruma bahanesiyle dayatma üreten bir anlayışın yansıması. “Özgürlüğün karşısına dikilen her otorite gibi, niyetinden bağımsız olarak baskı üretir” sözleriyle eleştirilerini sürdürdü.

Borçka’da Motosiklet Kazası
Borçka’da Motosiklet Kazası
İçeriği Görüntüle

Gazeteci Yazıcı, devletin tütün, alkol ve şekerli içecekler gibi ürünleri önce damgalayıp sonra ağır vergilerle topluma yüklediğini, bunun da “günah vergileri” adı altında özellikle yoksulların sırtına yüklendiğini savundu. Yazıcı’ya göre sigara en çok düşük gelirli kesimlerde yaygınken, cezalandırıcı vergiler de yine onların hayatını zorlaştırıyor. Bu nedenle devlet, “kamu yararı” gerekçesiyle aslında toplumun en kırılgan kesimlerinden kaynak aktarımını garanti altına alıyor. Yazıcı, “Yoksulluğu yaratan düzen, aynı yoksulları ahlakçı bir dille hizaya sokuyor” ifadelerini kullandı.

Sigara yasağının meşrulaştırdığı mantığın zamanla başka alanlara da yayılabileceğini belirten Yazıcı, “Yarın fazla yağlı yemek yeme, obezite topluma yük’ diye karşımıza çıkarlarsa şaşırmamak gerek. Özel hayatın her köşesi, potansiyel bir müdahale alanı olarak tanımlanıyor” dedi. Yazıcı ayrıca, devletin bir yandan tütün üretimini lisansladığını ve satışından büyük vergiler topladığını, öte yandan aynı ürünün tüketimini yasaklamaya çalıştığını hatırlatarak bu durumu “çelişki” olarak nitelendirdi.

Yazıcı, baskıcı yöntemlere karşı alternatifin gönüllü işbirliği ve dayanışma ağları olduğunu vurguladı. Dünyadaki örnekleri hatırlatarak “Zarar Azaltma” yaklaşımını gündeme getirdi. İnsanları yargılamadan, cezalandırmadan desteklemenin daha etkili olduğunu belirten Yazıcı, temiz iğne sağlama, aşırı dozda hayat kurtaran ilaçlara erişim ve insanlara onurlu yaklaşım gibi uygulamaların dünyada başarılı örnekler sunduğunu söyledi.

Yazıcı, meselenin sadece sigara olmadığını, asıl sorunun insanları sigara, alkol veya başka kaçış yollarına iten sefalet, stres ve yabancılaşma olduğunu vurguladı.

Artvin’de başlatılan “sigarasız şehir” uygulamasını, sağlık politikası gibi pazarlanan ama aslında toplumsal itaat deneyi olarak tanımlayan Yazıcı, bu adımın küçük ölçekte daha büyük bir projenin test edildiğini gösterdiğini söyledi. “Yönetilen, uyumlu, sorgulamayan bir toplum hedefleniyor” diyen Yazıcı, özgürlüğün sağlıkla doğrudan bağlantılı olduğuna dikkat çekti.

Yazıcı, yasaklara karşı çıkmanın sigarayı savunmak anlamına gelmediğini belirterek, “Yasaklara karşı çıkmak özgürlüğü savunmaktır. Çünkü özgürlük olmadan sağlık da, onur da olmaz” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.

Muhabir: Ali Eray ÇELİK