Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 8 Kasım Çarşamba günü Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği “seçilme hakkı” ve “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiği yönündeki kararına uyulmamasına hükmetti.

Daire, “yargısal aktivizm” yapmakla suçladığı ihlal kararı yönünde oy kullanan AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Daire aynı zamanda Atalay'ın milletvekilliğinin de düşürülmesi işlemlerine başlanması için kararı TBMM Başkanlığı'na gönderdi.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, kararı veren AYM üyeleri hakkında da suç duyurusunda bulundu. Yargıtay'ın AYM’nin Can Atalay hakkında verdiği ihlal kararına uyulmamasına hükmetmesine yönelik tepkiler sürüyor.

Muhalefetin 'yargı krizi' ve 'darbe girişimi' olarak yorumladığı karar, AKP içinde de farklı değerlendirmelere yol açtı. AKP Artvin Milletvekili Faruk Çelik de konu ile ilgili yaptığı açıklamada "Maalesef Yargıda, Çatı ile Çatı katı arasında bir çekişme var. Çatının kararlarını beğenmeyebiliriz, karşı çıkar hatta kendi içimizde isyan da edebiliriz. Tıpkı geçmişteki 367 kararında olduğu gibi. Ancak, sorunları hukuk içinde çözme makamlarını çözümün değil de anlamsız kavgaların adresi yaparsanız, şu soruya muhatap olursunuz:Meşru çözümlerin adresi neresi olacak? Devlet düzen ister, düzen de hukuk" eleştirisinde bulundu.

SOL Parti Artvin İl Örgütü, konu ile ilgili yapılan açıklamada  "Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Can Atalay hakkında vermiş olduğu karar Anayasa Mahkemesini dolayısıyla Anayasayı yok sayan bir karardır. Yargı açıkça siyasi iktidarın sopası olduğunu bir kez daha göstermiş olup karar hükümsüzdür. Anayasasız, hukuksuz, adaletsiz, haksız bu düzene karşı dayanışmayla mücadeleyi büyüteceğiz” ifadeleri yer aldı.

Yargıtay'ın AYM kararına Artvin Barosu da tepki gösterdi. Artvin Barosu konu ile ilgili yaptığı açıklamada hukuksuzluğa karşı sessiz kalmayacaklarını dile getirerek “Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Hatay Milletvekili Av. Can Atalay'ın yapmış olduğu bireysel başvuruda; kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiğine karar vermiş, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ihlalinin tespit edilmesinin başvurucunun uğradığı zararların giderilmesi bakımından yetersiz kalacağı gerekçesiyle, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması zorunlu görülmüştür.

Artvin'de 1 Mayıs Yürüyüşü Başladı Artvin'de 1 Mayıs Yürüyüşü Başladı

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ihlal kararının bir örneği kendisine gönderilmesine karşın, kararının temyiz incelemesinden geçtiği ve kesinleştiği belirtilerek, ihlal kararını Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne göndermiştir.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 8 Kasım 2023 (bugün) tarihli kararı ile Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararının sonuçlarının giderilmemesine (uyulmamasına) ve "Anayasa hükümlerini ihlal eden ve kendisine verilen yetki sınırlarını yasal olmayacak sekilde aşarak” hak ihlalinin kabulü yönünde oy kullanan ilgili Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında gereginin takdir ve ifası için Yargıtay Cumhuriyet Bassavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına karar vermiştir.

1982 Anayasasının 153/6 Maddesi Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağını düzenlemiştir.

6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu Ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 48. Maddesinde belirtildiği üzere, Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali neticesinde öngörülen yol yeniden yargılamadır. 6216 sayılı Kanun gereğince verilen "yeniden yargılama" kararı, taleple bağlı olmaksızın, derece mahkemelerince re'sen başlatılması zorunlu olan bir giderim yoludur. Yeniden yargılama kararı kendisine gönderilen derece mahkemesi, kabul edebilirlik incelemesi yapmaksızın yargılamayı yeniler ve bu halde derece mahkemesinin gösterilen sebebin varlığı hususunda herhangi bir takdir yetkisi de bulunmamaktadır.

6216 sayılı kanun uyarınca Anayasa Mahkemesi yeniden yargılamaya karar vermiş ise, derece mahkemesi doğrudan yeniden yargılama işlemlerini başlatmak zorundadır. 6216 sayılı Kanun m.50/2'nin 3. cümlesine göre, yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde karar vermek zorundadır.

Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı sonrasında yargı merciilerinin bariz şekilde Anayasa ve kanunlara aykırı olarak verdikleri kararlarla ihlalin giderilmesini sürüncemede bıraktıkları ve temel hak ve hürriyetleri ihlal edici uygulamaya devam edildiği görülmektedir. Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nce ihlal kararının gereğinin anayasal zorunluluğa karşın yerine getirilmemesi ve kararın uygulanmaması adına Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunularak hukuk devleti ilkesine telafisi imkansız bir zarar verilmekte ve suç işlenmektedir.

Mahkeme kararlarının uygulanmadığı bir yerde hukuk devletinden bahsedilemez. Bu nedenle Anayasa Mahkemesinin Can Atalay kararında tespit edilen hak ihlallerinin ortadan kaldırılması ve bahsi geçen ihlal kararının gereğinin yerine getirilmesi yalnızca ilgili derece mahkemelerinin değil, başta Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Yargı oraganları olmak üzere kamu gücünü kullanan diğer organların da görevidir. "Hukuki güvenlik" hakkının geri dönülmez biçimde zedelenmemesi adına, Can Atalay hakkında derhal yeniden yargılama, yasama dokonulmazlığı kapsamında durma ve tahliye kararı verilmeli; Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyeleri hakkında 2797 sayılı Yargıtay kanunun 46. Maddesi gereğince resen soruşturma başlatması çağrısında bulunuyoruz” dedi.

Ali Eray ÇELİK

Editör: ALİ ERAY ÇELİK