EĞİTİM

YKS’ye 40 Gün Kala Kritik Uyarılar

Her yıl milyonlarca öğrencinin katıldığı üniversiteye giriş sınavı için geri sayım başladı. Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) 2025'e yalnızca 40 gün kaldı.

Abone Ol

Gelişim Yolu Akademi’nin kurum ortaklarından ve deneyimli coğrafya öğretmeni Erdinç Yavuz, bu kritik süreçte öğrencilerin nasıl bir yol izlemesi gerektiğine dair önemli açıklamalarda bulundu. Öğrencilerin hem fiziksel hem de zihinsel olarak sınav sürecine odaklanmaları gerektiğini vurgulayan Yavuz, son haftaların doğru kullanılması halinde büyük bir fark yaratabileceğini ifade etti.

YKS-2024’te toplam 1 milyon 58 bin 345 kontenjan bulunuyordu. YKS-2025’te de benzer sayıda adayın üniversite hayalini gerçekleştirmek için ter dökmesi bekleniyor. Bu süreçte adaylar, “YKS 2025’e kaç gün kaldı?” sorusunun yanıtını sık sık araştırıyor. 2025 yılı itibarıyla Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nın Temel Yeterlilik Testi (TYT) 21 Haziran Cumartesi günü saat 10.15’te gerçekleştirilecek. Adaylar, 165 dakika boyunca Türkçe, Matematik, Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler alanlarından toplam 120 soruyu yanıtlamaya çalışacak.

Erdinç Yavuz, öğrencilerin sınav döneminde yalnızca konu çalışmasına odaklanmalarının yeterli olmadığını belirterek, “Son haftalara girildiğinde öğrencilerde panik havası oluşabiliyor. Bu dönemde artık yeni konu öğrenmekten ziyade, mevcut bilgileri pekiştirmek ve sınav pratiği kazanmak çok daha önemlidir. Öğrenciler kalan sürede mutlaka bol bol deneme çözmeli ve gerçek sınav ortamını simüle etmelidir. Her gün sabah erken kalkıp, sınav saatine uygun şekilde deneme çözmek biyolojik saatin ayarlanmasına da yardımcı olur. Bu süreçte her yanlış soru çok değerlidir; çünkü öğrenciler hatalarından öğrenir” dedi.

Yavuz, konu çalışmasının kaygıyı artırabileceğini, bu nedenle soru çözümünün sürecin merkezine alınması gerektiğini vurguladı. Özellikle geçmiş yıllarda çıkmış soruların çözümlerinin, öğrencileri gerçek sınava hazırlamada son derece etkili olduğunu belirterek şunları söyledi: “Konu bazlı çalışmak bazen kaygıyı arttırıyor. Bu nedenle düzenli soru çözümü çok önemli. Yanlış yaptıkları soruları öğretmen yardımıyla yeniden çözmeleri gerekiyor. Ayrıca ÖSYM’nin sorularını çözmek başka hiçbir kaynakla karşılaştırılamaz. Ne deneme sınavları ne soru bankaları ÖSYM tarzını birebir yakalayamıyor. Bu da sınavda öğrencinin şok yaşamasına neden oluyor. Bildiği konularda bile yabancılık hissediyor. Bu yüzden son 3-4 yılın çıkmış sorularına mutlaka bakılmalı.”

Uzun yıllardır eğitimcilik yapan Yavuz, öğrencilerin başarısızlığının çoğu zaman zekâ düzeyinden değil, sistemli çalışma eksikliğinden kaynaklandığını ifade etti. “Bu çocuklar zeki ama çalışmadan olmuyor. Bu eksiklik de aslında ilköğretim temelinden kaynaklanıyor. Ne zaman çalışmaları gerektiğini, nasıl çalışmaları gerektiğini bilmiyorlar. Sürecin sonuna doğru da bu yönetememe durumu büyük bir tedirginliğe yol açıyor” diyen Yavuz, planlı çalışmanın erken yaşta kazandırılması gerektiğini söyledi.

Velilere de önemli uyarılarda bulunan Yavuz, özel ders furyasının bazen yanlış yönlendirmelere neden olduğunu belirtti. “Veliler çocuklarını 1-2 dersten özel derse gönderiyor ama bu yöntem sınav başarısı getirmiyor. Çünkü bu bir bütün. Tüm derslerin aynı anda götürülmesi gerekiyor. Aksi takdirde öğrenci eksik kalıyor. Bazı öğrenciler matematikte ileri seviye olabilir ama fen bilimlerinde büyük açıkları olabilir. Bu durum puan dengesini bozuyor. Bu nedenle öğrenciye göre özel, dengeli bir çalışma programı hazırlanmalı” ifadelerini kullandı.

Yavuz, meslek seçiminin yalnızca ekonomik getiriye değil, bireyin mutluluğuna göre yapılması gerektiğini de sözlerine ekleyerek gençlere şu tavsiyede bulundu: “Sevdiğin bir meslekten mutlaka bir şekilde geçimini sağlarsın. Ama en azından mutlu olursun. Paradan önce mutluluğu hedeflemek önemli.”

Son 40 güne girilen bu dönemde hem öğrencilere hem de ailelerine önemli mesajlar veren Erdinç Yavuz’un açıklamaları, sınav sürecinde yol gösterici nitelikte. Geriye sayımın hızlandığı bu günlerde, sistemli ve dengeli bir hazırlık süreci öğrencilerin sınav performansını doğrudan etkileyebilir.

Sınava hazırlık sürecinin sadece öğrencinin sorumluluğunda olmadığını belirten Yavuz, bu sürece ailelerin ve öğretmenlerin de aktif şekilde katılması gerektiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Öğrenci sürecin merkezinde ama veli ve öğretmen iş birliği olmadan bu süreç sağlıklı yürümüyor. Biz zaman zaman ders anlatmayı bırakıp veli ile öğrenci arasındaki bağı kurmaya çalışıyoruz. Öğrenci burada duygularını anlatıyor ama evde ailesiyle paylaşmıyor. Bu paylaşım eksikliği, sorunları da beraberinde getiriyor.”