Tıbbi ismiyle scapula alata, omuz bölgesinde görülen ve kürek kemiğinin normal pozisyonundan dışa doğru belirgin şekilde çıkmasıyla tanımlanan önemli bir sağlık sorunu olarak öne çıkıyor. Hem estetik açıdan görünür bir deformasyon yaratabilen hem de fonksiyonel sorunlara yol açan bu durum, zamanında teşhis edilip tedavi edilmediğinde ilerleyici bir seyir izleyebiliyor. Fizyoterapist Berkant Ketenci, bu konuda kamuoyunu bilgilendirici açıklamalarda bulundu.
Kanat skapula, genellikle skapulanın yani kürek kemiğinin düzgün bir şekilde hareket etmemesi ya da yerinde olmamasıyla ortaya çıkan bir problemdir. Fizyoterapist Berkant Ketenci’ye göre bu durum, sıklıkla uzun torasik sinir hasarı sonucu oluşuyor ve bu da ilgili omuz kaslarının zayıflamasına yol açıyor. Kaslardaki bu zayıflık zamanla skapulanın dışa doğru belirginleşmesine ve omuz fonksiyonlarının bozulmasına neden olabiliyor. Ketenci, bu rahatsızlığın sadece travmalarla değil, kas zayıflığı, sinirsel problemler ve hatta doğuştan gelen anatomik farklılıklarla da ilişkili olabileceğini belirtiyor.
Hastalığın belirtileri arasında omuz ağrısı, kolu yukarı kaldırmada zorluk, sırt bölgesinde görüntü bozukluğu ve günlük işlevleri yerine getirmekte güçlük çekilmesi yer alıyor. Bu belirtiler kimi zaman başka sağlık sorunlarıyla karıştırılabiliyor ve bu da doğru tanının konmasını geciktirebiliyor. Ketenci’ye göre hastaların büyük bölümü yaşadığı problemi geç fark ediyor ya da ağrıya alıştığı için hekime başvurmuyor. Oysa erken müdahale, hem tedavi sürecini kolaylaştırıyor hem de kişinin yaşam kalitesini hızla iyileştiriyor.
Kanat skapula tedavisinde cerrahi genellikle son çare olarak değerlendirilirken, asıl etkili yöntem fizik tedavi uygulamalarıdır. Fizyoterapist Berkant Ketenci, fizik tedavi sürecinin her birey için özel olarak planlandığını ve bu sürecin birkaç aşamadan oluştuğunu ifade ediyor. İlk olarak hastanın kas gücü, hareket kabiliyeti ve ağrı seviyesi detaylı bir şekilde değerlendiriliyor. Bu değerlendirme sonucunda kişiye özel bir egzersiz ve terapi programı hazırlanıyor. Fizik tedavinin ilk aşamasında, ağrıyı azaltmaya yönelik buz uygulaması, ultrason tedavisi ya da elektriksel stimülasyon gibi yöntemler kullanılıyor. Ardından omuz ve skapula çevresindeki kasları güçlendirmeye yönelik egzersizlere geçiliyor. Bu egzersizler genellikle rotator cuff kaslarını ve trapezius kasını hedef alıyor. Aynı zamanda esnekliği artırmak için germe çalışmaları uygulanıyor ve hastaya doğru postür konusunda eğitimler veriliyor.
Fizyoterapist Ketenci’ye göre duruş bozuklukları da kanat skapula gelişimini tetikleyebiliyor. Bu nedenle tedavi sürecinde sadece fiziksel değil, davranışsal bir yaklaşım da benimseniyor. Hastaların günlük yaşamda doğru duruş alışkanlıkları kazanması, tedavinin başarısı açısından hayati bir rol oynuyor. Ayrıca kinezyolojik bantlama gibi yardımcı yöntemler de skapulanın stabilize edilmesine katkı sağlıyor. Ketenci, fizik tedavi sürecinde fonksiyonel eğitimin de yer aldığını ve kişiye günlük hayatını daha rahat sürdürebilmesi için özel tekniklerin öğretildiğini vurguluyor.
Sonuç olarak kanat skapula problemi, erken teşhis edildiğinde fizik tedaviyle büyük ölçüde düzeltilebilecek bir sağlık sorunudur. Fizyoterapist Berkant Ketenci, her bireyin kas yapısının ve ihtiyaçlarının farklı olduğunu, dolayısıyla tedavi sürecinin kişiye özel planlanması gerektiğini belirtiyor. Fizik tedaviyle sağlanan gelişmeler yalnızca ağrının azalmasına değil, bireyin özgüveninin ve hareket kabiliyetinin geri kazanılmasına da önemli katkılar sunuyor. Omuzda ya da sırtta hissedilen anormal bir ağrı ya da çıkıntı fark edildiğinde, gecikmeden bir uzman fizyoterapiste başvurmak, hem fiziksel sağlık hem de genel yaşam kalitesi açısından kritik bir adım olabilir.