26 Mayıs Pazartesi günü Amsterdam’dan yola çıkarak başladığı ve toplamda 20 ülkeyi kapsayan beş aylık dünya turunun Karadeniz ayağında Artvin’e gelen Hofstee, Borçka’da geçirdiği günleri “unutulmaz” olarak tanımladı. Seyahatleri boyunca yaşadıklarını YouTube kanalında video içerikleriyle paylaşan 32 yaşındaki gezgin, doğayla iç içe ve özgün bölgeleri gezerek farklı kültürleri tanımayı amaçlıyor.
Kuala Lumpur’a kadar uzanacak yolculuğunda İpek Yolu rotasını tercih eden Hofstee, Asya'nın kalbine doğru ilerlerken, Borçka’da kendini adeta başka bir dünyada bulduğunu ifade etti. Daha önce Bodrum’da bir yaz tatili yaptığını ancak bu seyahatinde Türk kültürünü ve insanlarını çok daha yakından tanıma fırsatı bulduğunu belirten Hofstee, özellikle Türk halkının samimiyetinden ve misafirperverliğinden çok etkilendiğini söyledi. Motosikletiyle çıktığı yolculuk boyunca birçok yerde çay ikramıyla karşılaştığını, insanların güler yüzüyle kendini evinde hissettiğini belirten Hofstee, Türkiye’nin dünya gezginlerinin rotasında çok daha yukarılarda olması gerektiğini vurguladı.
Borçka’daki üç günlük konaklaması boyunca bölgenin doğasına, kültürel havasına ve sakin atmosferine hayran kaldığını dile getiren Hofstee, şunları söyledi:
“Borçka’ya gelirken yalnızca iki gün kalmayı planlamıştım ama o kadar huzurlu ve etkileyici bir yer ki planlarımı değiştirdim ve bir gün daha kalmaya karar verdim. Sabahları yeşil doğanın içinde kuş cıvıltılarıyla uyanmak, insanın ruhunu dinlendiriyor. Türkiye’nin doğasında inanılmaz bir çeşitlilik ve zenginlik var. Farklı bölgelerde tamamen farklı yaşamlar, gelenekler ve doğa manzaralarıyla karşılaşıyorsunuz. Kapadokya’daki sıcak hava balonları beni çok etkilemişti ama Borçka’da da bambaşka bir büyü var. İnsanlar burada doğayla iç içe yaşıyor, sade ama bir o kadar da anlamlı bir hayat sürüyorlar.”
Borçka’nın yalnızca doğasıyla değil, sanatsal ruhuyla da kendisini cezbettiğini belirten Hofstee, kaldığı yerin estetik dokusunun, yerel halkın ürettikleriyle birleştiğinde çok özel bir atmosfer yarattığını söyledi. Bu yüzden sıradan oteller yerine özgün ve küçük işletmeleri tercih ettiğini belirten Hofstee, “Borçka’da kaldığım yer tam olarak böyleydi. Hem doğayla iç içeydi hem de sanatsal detaylarla bezenmişti. Bir gezgin için böyle yerlerde kalmak, yaşadığı deneyimi çok daha derin ve anlamlı hale getiriyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin kültürel zenginliğinin ve doğasının daha fazla tanıtılması gerektiğini dile getiren Hofstee, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:
“Bir gezgin olarak birçok ülke ve şehir gördüm ama Türkiye kadar sıcak, samimi ve çeşitlilik sunan çok az yer var. Burada insan ilişkileri çok daha içten. Herkes size bir şey ikram etmek, yardımcı olmak istiyor. Türkiye doğasıyla, tarihiyle, mutfağıyla, sanat ve müzikle iç içe geçmiş çok katmanlı bir kültüre sahip. Özellikle Karadeniz gibi bölgelerde her şey o kadar canlı ve gerçek ki, kendinizi bir belgeselin içinde yaşıyormuş gibi hissediyorsunuz. Borçka’da geçirdiğim günler bana sakinliğin ne kadar kıymetli olduğunu yeniden hatırlattı. Sosyal medyada paylaştığım içeriklerde insanların bu bölgeyi mutlaka görmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. Türkiye’nin bence en güzel yanlarından biri, her köşesinde farklı bir dünya sunması.”
Michelle Hofstee, Borçka’daki gezisinin ardından motosikletiyle Sarp Sınır Kapısı’na yönelerek Gürcistan’da dünya turuna devam edecek.
Gezilerini yalnızca görmekle sınırlı bırakmayan Hofstee, aynı zamanda her adımda kültürleri tanımayı, insanlarla bağ kurmayı ve doğayla derin bir ilişki kurmayı hedefliyor. Türkiye’den ayrılırken yanında güzel anılar ve sıcak tebessümlerle yoluna devam eden Hofstee, Borçka’da geçirdiği günleri uzun süre unutmayacağını vurguladı.