Yargıtay’ın aldığı kararla birlikte, kredi kullanan emeklilerin bankalarla imzaladığı sözleşmeler gerekçe gösterilerek emekli maaşlarına bloke konulmasının önü açıldı. Bu durum, hali hazırda açlık sınırının bile altında maaş alan milyonlarca emekliyi endişeye sürükledi.
Tüm Emeklilerin Sendikası Hopa Şube Başkanı Saim Aydın, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 93. maddesini hatırlatarak, “Bu yasa emekli aylıklarının haczedilemeyeceğini açıkça belirtiyor. Ancak Yargıtay, bankaların kredi sözleşmelerine koyduğu ‘emekli maaşından tahsil edilebilir’ ibaresini gerekçe göstererek bu korumayı işlevsiz hale getirdi” dedi.
Emekli aylıklarının yalnızca bir gelir değil, uzun yıllar verilen emeğin karşılığı olduğunu vurgulayan Aydın, “Açıkça söylemek gerekirse: Yargıtay’ın bu kararıyla geçinemeyen, borçlanmak zorunda kalan emeklilerimiz daha da zor duruma sokacak. “Emekli de o kredi sözleşmesini imzalamasın !” diyenlere sormak isterim. Bu günkü aylık faizlerin ne olduğunu bile bile katlanan emekli, çare olarak sarıldığı banka kredilerinde böyle bir sözleşmeye imza atmam deme şansı var mı! Bu karar, yalnızca bir yargı içtihadı olmanın ötesinde, sosyal devlet anlayışına da bir meydan okumadır. Çünkü emekli aylığı, yalnızca alelade bir ücret geliri değil; yıllarca çalışmanın, prim ödemenin, emek vermenin karşılığıdır. Devletin bu aylığı koruma yükümlülüğü, bireysel sözleşmelerin gerisine düşmemelidir. Anayasada güvence altına alınan sosyal haklar, borç ilişkileri karşısında bu kadar kolay feda edilemez.
İktidar, Emekli aylıklarını yükseltmek bir yana, sadece bireysel kredilerin yeniden yapılandırılmasına imkan verecek düzenleme yapıyor. Çözüm borcu zamana yaymak değildir. Emeklinin borçlanmak zorunda kalmadan geçinmesine yetecek miktarda aylık ödemekte yatıyor. Bunu yapmayan iktidar zaman zaman kamu bankaları aracılığıyla “promosyon” ve “kredi” paketleri sunularak emeklilerin borçluluğunu daha da artırıyor. Bugün gelinen noktada, emekli maaşı artık bir geçim kaynağı değil; bankalar için düzenli tahsilatın bir aracı haline geldi. Emekli aylıklarına yönelik bu fiili el koyma pratiği, borç ilişkilerinin geldiği noktayı ve sosyal güvencelerin nasıl aşındırıldığını gözler önüne seriyor. Eğer bu eğilim devam ederse, yarın öbür gün başka sosyal yardımlar, dul ve yetim aylıkları dahi benzer biçimde “teminat” haline getirilebilir. Yargıdan beklenen, “güçlünün hukukunu” uygulamak değil, Anayasayı ve sosyal hukuk devleti ilkesini esas almasıdır. Oysa alınan bu kararla birlikte, zaten zor geçinmeye çalışan, darda olan, zorlanan ve bu nedenle borçlanmak durumunda olan emekliyi ölüme terk etmektir. Çıkarılan Bu kararları kınıyoruz. İnsanca yaşama mücadelemizi bu günü kadar verdik sonuna kadar da vereceğiz” ifadelerine yer verdi.