Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nde gerçekleşen programa kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve yabancı uyruklu şahıslar katılım sağladı. Etkinlikte, insan ticaretine karşı toplumsal farkındalığı artırmak amacıyla kapsamlı bir sunum gerçekleştirildi.
Sunumu, İl Göç Uzman Yardımcısı Nazmiye Yıldızalkan gerçekleştirdi. Katılımcılara hitaben yaptığı sunumda Yıldızalkan, insan ticaretinin yalnızca bireylerin temel hak ve özgürlüklerine değil aynı zamanda kamu düzeni, güvenliği ve sağlığına da ciddi tehditler oluşturduğunu belirtti.
Sunumuna “İnsan Ticareti Nedir?” sorusuyla başlayan Yıldızalkan, insan ticaretinin çağımızın modern köleliği olarak tanımlandığını ifade etti. Bir kişinin ticari meta haline getirilmesi olarak özetlenen bu suçun; zorla çalıştırma, fuhuşa zorlama, esarete tabi kılma ya da organlarının verilmesini sağlama gibi sömürü biçimlerini içerdiğini belirtti.
İnsan ticareti ile mücadelede yasal çerçevenin önemine dikkat çeken Yıldızalkan, hem ulusal hem de uluslararası mevzuatı detaylı şekilde aktardı. Palermo Protokolü, Avrupa Konseyi Sözleşmeleri, ILO Sözleşmeleri ve Türk Ceza Kanunu kapsamında insan ticareti suçunun tanımı ve cezai yaptırımları hakkında bilgi verdi. Türk Ceza Kanunu’nun 80. maddesine göre insan ticareti suçunun 8 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırıldığını belirten Yıldızalkan, bu suçta mağdurun rızasının geçerli sayılmadığını vurguladı. Özellikle 18 yaşından küçük mağdurlarda hiçbir zorlama unsuru aranmadan cezanın verildiğini kaydetti.
Sunumda insan ticareti ile göçmen kaçakçılığı arasındaki farklara da değinen Yıldızalkan, insan ticaretinin sömürü amacı taşıdığı, göçmen kaçakçılığının ise sınır geçişi karşılığında maddi çıkar elde etmeye yönelik olduğunu belirtti. Bu bağlamda her iki suç türünün farklı yasal dayanaklara ve cezai uygulamalara tabi olduğunu aktardı.
Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün güncel verilerini paylaşan Yıldızalkan, dünya genelinde yaklaşık 40,3 milyon insan ticareti mağduru bulunduğunu söyledi. Mağdurların %71’inin kadın, %25’inin ise çocuklardan oluştuğunu vurguladı. İnsan ticaretinin organize suç örgütlerine yıllık 150 milyar dolar gelir sağladığını belirtti. İnsan ticaretinin sadece göçle ilgili bir konu olmadığına dikkat çeken Yıldızalkan, bu suçun ülke sınırları içinde de gerçekleşebildiğini ve mağdurların sadece yabancılardan ibaret olmadığını, Türk vatandaşlarının da insan ticareti mağduru olabileceğini ifade etti.
İnsan ticaretinin nedenlerine ilişkin faktörleri de açıklayan Yıldızalkan; yoksulluk, savaşlar, iç karışıklıklar, aile içi şiddet ve işsizlik gibi itici faktörlerin yanı sıra, daha iyi yaşam şartları, iş ve kazanç beklentisi gibi çekici unsurların bu suça zemin hazırladığını söyledi.
Sunumun devamında Yıldızalkan, “İnsan Ticaretiyle Mücadele ve Mağdurların Korunması Hakkında Yönetmelik” kapsamında mağdur tanımlama sürecine değindi. Kolluk kuvvetlerinin operasyonlarda insan ticareti mağduru olabileceğinden şüphelendikleri kişiler için İl Göç İdaresi Müdürlüğü ile irtibat kurduğunu ve gerekli durumlarda uzman personelin görüşme sürecine dahil edildiğini belirtti.
Mağdurların şikâyetçi olup olmadıklarına bakılmaksızın, idari işlemle mağdur olarak tanımlanabildiğini söyleyen Yıldızalkan, bu kişilere psiko-sosyal destek sağlandığını ifade etti. Sunumda insan ticaretine dair dikkat çeken göstergelere de yer verildi. Seyahat masraflarının başka biri tarafından karşılanması, pasaportunun başkasında bulunması, borç köleliği, kapalı alanda tutulma, tehdit ve şiddet gibi unsurların ortak göstergeler arasında yer aldığını belirtti. İş gücü sömürüsü, cinsel sömürü ve çocuk sömürüsüne özel örnekleri de paylaşarak kurum personelinin farkındalığının artırılması gerektiğini vurguladı.
Etkinliğin sonunda Yıldızalkan, mağdurlara sunulan hizmetlerin önemine değinerek, “Gönüllü ve Güvenli Geri Dönüş Programı” ile “Destek Programı” başlıkları altında yürütülen uygulamaları anlattı. Bu programların, insan ticareti mağdurlarının yeniden topluma kazandırılması ve korunmasına yönelik hayati öneme sahip olduğunu vurguladı.