Baltacıoğlu, kamu eczacılarını ve ilaç birimi çalışanlarını zan altında bırakan bu açıklamayı “şiddetle kınıyoruz” diyerek reddettiklerini belirtti.
Kamu hizmetlerini hedef göstermenin, yolsuzluk ve usulsüzlük gibi yapısal sorunların çözümüne katkı sunmayacağını dile getiren Baltacıoğlu, “Kamu emekçilerini zan altında bırakmak ne meslek onuruyla ne de toplumsal sorumlulukla bağdaşır” dedi.
Açıklamada sağlık sistemindeki temel sorunlara dikkat çekilerek, hastane eczanelerinde yaşanan olumsuzlukların ardında yatan esas sebeplerin sorgulanması gerektiği vurgulandı.
Baltacıoğlu, “Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) tarafından yapılan ve kamu hastanelerinde görev yapan eczacıları, ilaç birimi çalışanlarını zan altında bırakan açıklamayı şiddetle kınıyoruz. İddialar ne mesleki etikle ne de kamu hizmetine duyulan saygıyla bağdaşmaktadır. Basın açıklamasında geçen Cizre Devlet Hastanesindeki usulsüzlüğün, düzenli ve sistematik olarak tüm kamu eczanelerinde yaşanıyormuş gibi genişletilmesi, serbest eczaneler ve eczacılar dışındakilere güvenilmeyeceği algısının yaratılması gerçeğin çarpıtılmasıdır. Yolsuzluk, usulsüzlük ve hırsızlık gibi yapısal sorunların çözüm adresi kamusal hizmetleri hedef göstermek değil; sistemi denetlemek ve iyileştirmektir. Kimi münferit olayları bahane ederek kamu emekçilerini zan altında bırakmak ne meslek onuruyla ne de toplumsal sorumlulukla bağdaşır.
Bizler çok iyi biliyoruz ki; yaşanan bu tür olayların temel sebebi bu sağlık sistemidir. Sağlık sistemine yönelik gerçek bir eleştiri yapılmadan, hastane eczanelerinde münferiden yaşanan bazı olumsuz davranışları yaratan sebepler sorgulanmadan, meslekleri karalamak kabul edilebilir değildir. Yine çok iyi biliyoruz ki; sağlık alanındaki yönetici atamalarında liyakat değil yandaşlık ilişkileri öne çıkmaktadır. “Devlet şunu yapamaz, bunu yapamaz” gibi ifadelerle kamusal hizmetlerin sınırlarını çizmek, kamusal sağlık hizmeti sunma kapasitesini daraltmaya yönelik istekler, kamu yararından çok sektörel kazanç kaygılarını yansıtmaktadır. Kamu kurumlarında görev yapan eczacılar yoksulluk sınırı altında, eğitim ve donanımlarının çok altında maaşlarla, ağır iş yükü ve etik sorumlulukla çalışmaktadır. Bu çaba, özveri ve emekleri göz ardı edilmektedir. Kamuda çalışan eczacılar da serbest eczanesi bulunan eczacılar da çok sayıda yapısal sorunla mücadele etmektedir. Bunlardan bazıları; SGK ilaç fiyat politikaları, Ruhsatlandırma süreçlerinin karmaşıklığı, Yeni mezun eczacıların iş bulamaması ya da iş yeri açamaması, Devletin eczaneleri vezne gibi kullanması, Yüksek kiralar ve artan işletme maliyetleri… Bu tablo ortadayken, eczacılığı sadece ticari bir alan olarak gören yaklaşımı kabul etmiyoruz. Bu talihsiz açıklama, sektördeki gerçek sorunları örtbas etmekten başka bir işe yaramamaktadır. Bu sorunları gidermenin yolu, kamusal olarak ilaç ve aşı üretimi, her türlü ilaç ve aşıda dışa bağımlılığın giderilmesi başta olmak üzere bilimsel çalışma yapma olanaklarının yaratılmasıdır. Bu çalışmaların yapılması, yeterince kamu kurumu, ilaç ve aşı fabrikası, bilimsel çalışma yapılacak enstitü vb. inşa edilmesi ve buralarda kadrolu güvenceli şekilde eczacı istihdamıyla mümkündür. Bu olayda olduğu gibi kamu sağlık kurumlarında yaşanan her türlü yolsuzluk, usulsüzlük ve hırsızlığa karşı SES vermeye, itiraz ve mücadele etmeye devam ederken; sağlık emekçilerinin emeğini, mesleğini ve kamusal sağlık hizmetlerini savunmaya devam edeceğiz” dedi.