Anahtar Parti Artvin İl Başkanı Armağan Tokdemir, süreci değerlendirdiği açıklamasında, risklerin zamanında öngörülmediğini ve alınan önlemlerin yetersiz kaldığını belirtti.
Tokdemir, “Güçlü eylem planları devreye sokulamadı. Sonuç olarak yönetimsel zayıflık krizi derinleştirdi ve milyarlarca dolarlık zararın önüne geçilemedi” dedi.
Tokdemir, şap hastalığının SAT-1 virüsünün İran’da görüldüğü dönemde Bakanlık tarafından raporlandığını hatırlatarak, Türkiye’de ilk vakanın 2 Mayıs’ta tespit edildiğini ve 8 Mayıs’ta 1,5 milyon doz aşının sahaya sürüldüğünü söyledi. Ancak, Tokdemir’e göre risk yönetimi yalnızca ilk müdahaleyle sınırlı kalmamalıydı: “Doğru yönetim, öngörülmeyen durumlara ve handikaplara da hazırlıklı olmayı gerektirir. Kurban Bayramı bu handikaplardan biriydi.”
Tokdemir, hayvan hareketliliğinin etkin şekilde hesaplanamadığını, sahada yeterli teknik personel bulunmadığını ve aşılamaların denetlenemediğini belirterek, “Riskin her aşaması sistematik biçimde yönetilemedi. Bayram dönemi öngörüsüzlükle birleşince kriz daha da derinleşti” dedi.
Tokdemir, Mayıs ayından bu yana 13 milyon doz aşının sahaya ulaştırıldığını ifade eden yetkililere rağmen, resmi kayıtlarda 17 milyon, fiiliyatta ise 13–14 milyon civarında büyükbaş hayvan bulunduğunu vurguladı.
Tokdemir, “Ülkenin %60’ı risk altındaysa, en az 10 milyon hayvanın acil aşılanması gerekir. O halde sorular açık: Gerçekte kaç hayvana aşı yapıldı? 13 milyon doz uygulandıysa, sorun neden bu kadar büyüdü?” ifadelerini kullandı.
Saha gözlemlerine göre birçok bölgede hayvanların aşılanmadığı veya aşılananların yeterli bağışıklık kazanmadığına dikkat çekti.
Tokdemir, devletin kriz anında üreticisini ve köylüsünü korumakla yükümlü olduğunu belirterek, şap krizinde bu sorumluluğun yerine getirilmediğini söyledi.
“5000 yıllık devlet geleneğimiz, bilgi, teknoloji ve tecrübemiz olmasına rağmen vizyoner bir duruş gösterilemedi. İki yıl önce SAT-2 salgınında başarılı bir sınav verildi. Antrenmanlı olmamıza rağmen bugün aynı başarı tekrarlanamadı” diyen Tokdemir, mevcut yönetimin üreticinin ve köylünün yanında olduğunu kanıtlayamadığını vurguladı.
